Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.33
Ne kadar kafa karıştırıcı yerleri olsa da kitabın sonuna geldiğinizde okurken kafanızda attığınız düğümlerin hepsi bir anda açılıyor.Babamla yarış yapmak için beraber başladığım ve de okudukça beğendiğim ,zihninizi yapboz parçaları gibi dağıtıp yeniden kuran güzel bir kitaptı.
İran edebiyatının en önemli eserlerinden biri sayılan Kör Baykuş, defalarca okunsa bile her okunuşunda farklı bir anlam çıkarılabileceğini düşündüğüm yapıtlardan. Kitap bir insanın zihninde mi yoksa dış dünyada mı olduğunu kestiremediğimiz olaylar döngüsünde geçiyor. Anlatıcının çevresinde yaşananlara karşı verdiği tepkiler yer yer normal bir insanın yapacağı şeyler olamadığından karakterle empati kurmak yerine kitabı hasta bir zihne doğru uzanan bir yolculuk olarak görmek daha muhtemel. Ana karakter gerçek olup olmadığını anlamadığımız kişi ve mekanlar çevresinde bir buhran içerisinde ve biz bu insanın hayal ile gerçek arasında sıkışmış varoluş ve kendi hayatını anlamlandırma çalışmalarına tanık oluryoruz. Kıskançlık, acı, hüzün, terkedilmişlik gibi çok bilindik duyguların farklı zihinlerde nasıl tahribata yol açtığını görmek de mümkün. Ancak anlatıcının zihin dünyası farklı eğilimlere meyilli olduğundan karakterle bağ kurmak zor. Kitabı okurken zihnimin geri planında Sartre’ın Bulantı kitabı birden sayfalarını açtı ve asla anlamadığım bir şekilde bu iki kitabın ana karakterlerini bir yapboz gibi birleştirdim. Hayattan tiksinme, insaların arasında bir yabancılaşma ve anlaşılmama duyguları çok benzerdi. Sâdık Hidayet’ten okuduğum ilk kitaptı ve uzun bir süredir bu kadar altını çizdiğim başka bir kitap olmamıştı. Kitabı okuyup bitirdiğimde bir soluklanıp üzerine düşünme gereği hissetim. Eğer yazarın hayat hikayesini okuyarak kitaba başlarsanız, bir yazarın kendi içsel buhranını nasıl satırlara ilmek ilmek işlediğini daha net bir şekilde göreceksiniz.
659 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Harika bir kurgu. Gerçekten inandırıcı bir hikaye. Illuminae Dosyaları her kitabında ayrı bir sır barındırıyor. Yapboz parçaları sona gelince yerine oturuyor ve sır açığa çıkıyor. Bazı şeyleri önceden bilmek bazen ihtiyaçtır ama en son öğrenmek bu ihtiyaç duygusunun da fazlasını karşılayan bir mutluluk hissiyatı verir insana. Bu hikaye de bu duyguyu yaşattı. Serinin ilk kitabında da olduğu gibi şiddetli yanılsamalar oluştu. Açıklamalar o kadar sağlamdı ki yazarların kurgusuna hayran kaldım cidden. İnanılmazdı:))
YİNE BİZE EMPATİ YAPMAK DÜŞTÜ
Yazarın okuduğum ikinci kitabı bu. Daha önce 'Yapboz' adlı kitabini okumuştum.
Bu kitabın konusu çocukken babası tarafından kaçırılmış (tartışılır) bir kız çocuğunun 28 yıl sonra başına gelenleri öğrenmesi ve akabinde yaşanan bir dizi olay diyebilirim.
Kitabın en dikkat çeken özelliği 4 ana karakteri bölüm bölüm konuşturarak ilerlemesi. Ama Delia karakteri hariç diğer 3 karakter aslında hep Delia ile konuşuyormuş gibi yazılmış.
Bu yönüyle gerçekten sürükleyici ve bir çırpıda bitirilebilir bir eser.
İçinde yoğun olarak sevgi,aşk,merak ve entrika barındıran bir eser. Bu eserde de en önemli his,size yaptırdığı empati duygusu. Kitabın başında,ortasında ve sonunda "ben olsaydım ne yapardım" diye soruyorsunuz kendinize. Şahsen ben henüz cevap bulamadım.
Her neyse bence mutlaka okumanız gereken bir kitap. 2 günde bitirdim ben. Umarım beğenirsiniz.
Anar'ın kitaplarını okuyupta kendinde eksiklik görmeyen yoktur muhtemelen. Her ne kadar bu kitapta, bu eksikliği iliklerime kadar yaşasamda, Anar'a bir kez daha hayran kaldığımı da belirtmeliyim.Anar'ın sadece yazılarına değil, hayatına da gıbtayla bakmışımdır. Geçen sene bir video'suna denk gelmiştim, ulusal kanallarda kimsenin mikrofonuna
Proust ile kayıp zamanın izini sürerken bir yapboz parçasını daha tamamladık. Tamamlanan her parçayla Proust evreninin daha da derinlerine yol aldığımı görüyorum, seri bittiğinde büyük bir özlemle baş başa kalacağım.
Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde, Mme Swann’ın Çevresinde başlayıp Balbec tatiline uzanan, anlatıcının ilk aşklarına sahne olan kitap. Bu sırada bir de kitap yazma hazırlığında olan anlatıcı bunun için de en doğru zamanı beklemekte.
Bu seriyi okurken Proust’un zihninin kıvrımlarından kendi zihnimize, belki bir anlık göz atıp incelemediğimiz, belki hiç fark edemediğimiz odacıklara yolculuk ediyoruz. Bir büyüteçle her bir hissine, tutkusuna, bir anlık gelip geçen düşüncelerine odaklanırken aslında kendi zihnimize de mercek tutuyoruz. Aklımızdan geçen bir anlık minicik bir kıvılcımın Proust’un zihninde nasıl bir yangına dönüştüğünü görüyoruz. Belki de bu yüzden böyle tutkuyla bağlanıyoruz ona, biraz da bizim, her birimizin sözcülüğünü yapıyor.
Kemiklerin şifresi bir serinin ikinci kitabıymış... Bunu okuyup bitirdikten sonra öğrendim. Fakat kitabı okurken hiç bir sıkıntı yaşamadım ikinci kitabı olmasından dolayı. Büyük ihtimalle konular birbiri ile bağlantılı değil. Esere gelecek olursak tek kelime ile Muhteşem ! Gerçekten hakkını vermek gerek. Kitabı yaklaşık 5 gün içerisinde bitirdim. Asla elinizden bırakamıyorsunuz. O kadar akıcı ve sürükleyici ki... Katilin kim olduğu ile ilgili yaklaşık 6 kere fikrim değişmiştir ve her seferinde şaşkınlığa uğradım. Çok zekice tasarlanmış bir kurgu. Yapboz parçaları gibi en son her şey yerli yerine oturuyor. Ve inanın kitabın sonuna kadar her dakika sizi şaşırtmaya devam ediyor yazar.
Gerçekten mükemmel bi kitap her şey bir yapboz parçaları gibiydi ama tek sorun bütün parçaların ayrı ayrı yerlerde olmasıydı yıllar sonra bir claire adında bir gazetecinin bütün parçaları birleştirmesi kendi hayatını bile değiştiriyor
Siz olsaydınız, ne yapardınız?
Tamamen ic dünyamızın derinliklerine hitap eden ve bizi düşündüren bir kitabın incelemesini okuyacaksınız az sonra.
Bu kitapta bir cocuk taciz olayı ve onun görülmekte olan duruşması asıl konu gibi duruyor. Fakat aslında bir sürü yan öğe var. Aşk,sevgi, hırs,cinayet,aile ve gizem. Ve belki de okudukça sizin kesfedeceginiz diğer öğeler.
Kitabı beğendim mi diye sorarsanız evet kesinlikle cevabını alırsınız. Kitapta bir annenin neler yapması gerektiğini kendinize defalarca soruyorsunuz ve neler yaptığını görünce tekrar tekrar sasiriyorsunuz. Ama sadece bir anne üzerinden açıklanamaz bu kitap. Son derece etkileyici bir baba ve anneye daima destek(aşık) olan bir arkadaşta var. Ayrıca beni çok etkileyen ve çocuğun iç dünyasını yansıtıp onu konuşturan sayfalarda bulunuyor.
Kitap tabiki yer yer sıkmıyor değil ama genel anlamda sürükleyici bir anlatıma sahip. Diyaloglar fazlaca bulunuyor. Mekan olarak çoğunlukla mahkeme salonu var. Eğer bu tarz şeylere ilginiz varsa çok keyif alacaksınız. Kitabı okurken kendinizi son olarak yargıç yerine koyuyorsunuz. Son olarak diyorum çünkü kitap içinde hangi karakterler varsa hepsinin yerine tek tek kendimi koydum. Yargıcın kararını vermesinden önce siz ne yapardınız,nasıl bir karar verirdiniz acaba ? Bunu mutlaka sorun kendinize gerçi net bir cevap verebileceginizden şüpheliyim.
