Gözlerimi ekrana diktim. Aletim kot pantolonum un içinde çaresizce kıvranıyordu.
“Bir kadını zevkin doruklarını ulaştırmak, en azından benim açımdan, bir sanattır. Her kadının orgazmı eşi benzeri olm ayan bir yapboz gibidir, gizli şifreyle korunan bir hazine sandığı.
Hemen hemen her zaman, bir kadının şifresini kırmanın en iyi
ve güvenilir yolu dudaklarınla onun dudaklarını yalamak, onu öpmek ve hassas nokrasını emmekten geçer. Fakat bunu gerçekleştirmenin en etkili yolu onun vücudunun gizemini çözmek ve çözdükçe buna göre ilerlemek. Onu dondurma gibi yalayamam sonuçta, Tanrı aşkına. Bedenini keşfe çıkmalıyım. Genelde birkaç dakikadan sonra onu çözmeye başlıyorum zaten.”
“İstemsizce ve aniden başını arkaya attığında, refleks olarak kalçalarım ağzıma bastırdığında ve bacaklarını olabildiğince geniş açtığında doğru yolda olduğumu hissediyorum. Vücudunun bana teslim olmaya hazırlandığını, savunma mekanizmasını kırmaya başladığımı ve çaresizce onun şifresini kırmamı arzuladığını işte o zaman anlıyorum.”
Profesör Carol Dweck'in çalışmasından
öğrendiklerimizi tekrarlayacak olursak aslında iki tür övgü var:
İnsan temelli çocuğu öven övgü: "Çok akıllısın."
Süreç temelli çocuğun çabasını öven övgü: "Bu yapboz için çok çalıştın ve bitirdin. Harika bir iş çıkardın!"
Araştırmalar süreç temelli övgüleri daha çok duyan, çabaları
için övülen çocukların bir zorlukla karşılaştıklarında vazgeçme ihtimallerinin daha düşük olduğunu, onlara okulda ve hayatta daha iyi olmalarına yardımcı olan bir sebat gösterdiklerini kanıtladı.
"Sadece uyumsuz bir yapboz parçasıydım, ne kadar denerse denesin geçmişindeki kadının bıraktığı boşluğu dolduramayan bir parça. Ben o kadın değildim ve hiçbir zaman da olmayacaktım."
Yapboz parçasıydı insanlar belki de,
Her ikisi tamamlıyordu birbirini.
Kimisi bulabilmişti diğer eşini,
Kimisiyse uydurmaya çalışıyordu kendine yanlış birini