Üzerine uzun uzun konuşulabilecek, yaş aldıkça kitaplıktan çıkarılıp yeniden okunması gereken bir eser, her okunduğu zaman ayrı tat verecek bir Livaneli klasiği ile karşınızdayım. Başka kitaplarını okumuş olanlar da bilir elbette, Livaneli kitaplarında her zaman merak uyandıran, farklı sosyolojik çevrelerden insanların hayat hikayelerini
Çünkü edebiyat bir laf ebeliği değil,insan ruhunun derinliklerine ulaşma sanatı.Bunu yapmak için gevezeliğe,süslemelere,halkın küçük görmekte haklı olduğu biçimde "edebiyat yapma"ya hiç gerek yok.Bu olsa olsa "ucuz roman" türünün bir özelliğidir.
Zülfü Livaneli'nin daha önce okuduğum iki kitabını (Kardeşimin Hikâyesi ve Huzursuzluk) pek sevememiştim ve bir daha okumayı düşündüğüm bir yazar değildi açıkçası, müzisyen kimliğiyle takip etmeyi yeğliyordum kendisini ama bir de en çok övülen, hatta uluslararası çoksatanlara girmiş kitabını okumadan yazarla bağlarımı koparmak istemedim. Ve
Karadeniz’in sessiz sedasız bir köyünde, insanlardan uzak, huzurlu, kendi özel kitaplığıyla mutlu mesut bir hayat süren Ahmet Arslan’ın hayatı aslında hiçte görüldüğü kadar sıradan değildir.
Kitapta olayların başlangıç noktası yörede işlenen bir cinayet oluyor. Bunun üzerine gazeteci bir kız Ahmet ‘in evine röportaj için geliyor ve siz kendinizi bir anda cinayetten daha çok Ahmet’in kardeşinin hikayesinde buluyorsunuz.
Rusyaya uzanan bir aşk hikayesi ve bunun psikolojik kalıntıları. Ve sonunda gelen ters köşe.
Merak uyandırıcı bir solukta okuyacağınız sürprizlerle dolu bir roman.
Kitapta, kitap okumak ve edebiyat ile ilgili çok güzel kısımlar var bunlardan bir kaçını paylaşarak incelememe son vermek isterim.
“Okumak, sadece okumak. Okuyan insan, dünyanın aklına yaslar sırtını.” Sf: 250
“Bu boğucu yerden bir an önce kurtulup, evimin sükunetine ve hiçbir gürültü yapma ihtimali bulunmayan kitaplarıma kavuşmaktan başka bir isteğim yoktu.” Sf:150
“… edebiyat, hayatı anlamanın tek yoludur. Ben bunu yaşayarak öğrendim.” Sf:84
“Her şeyi yapabilirsiniz ama insanın egosuna dokunamazsınız. Bunu yaptığınız anda karşınızdaki insanın çıldırdığını, her türlü deliliği yapma noktasına geldiğini, hatta sizi öldürmek istediğini fark edersiniz.”
Bir iddiaya dayanarak tahttan indirilmesinin resmi gerekçesi “kitap yakmak,imha etmek”olan Abdülhamid’in sürgün yıllarını okudum.Ha’l fetvasındaki tek gerekçe bu değildir.Gerekçeler kimine göre iftira kimine göre de gerçektir.
Roman sabık padişahtan nefret eden,dolaylı da olsa aşkına engel olduğunu düşünen,ittihatçı subaylarla yakın
Her şeyi yapabilirsiniz ama insanın egosuna dokunamazsınız. Bunu yaptığınız anda karşınızdaki insanın çıldırdığını, her türlü deliliği yapma noktasına geldiğini, hatta sizi öldürmek istediğini fark edersiniz.
Livaneli’nin yıllar önce Mutluluk ve Leyla’nın evi kitaplarını okumuştum. İkisi de kurgusu iyi kitaplardı. Özellikle Mutluluk kitabını daha çok sevdiğimi hatırlıyorum.
.
Bu kitabı kurgu dışı bir kitap. Edebiyatın derinlemesine incelendiği, bazı noktalarda eleştirel bakış açısı ile yaklaşıldığı bir kitaptı. Kitapta edebiyatın diğer sanat dalları