Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Enes'in naklettiğine göre Resulullah: "İnsanların mescid yaptırma konusunda birbirleriyle yarış etmeleri ve böbürlenip övünmeleri kıyamet alametlerindendir" buyurdu.
dijital hayrat yaptırma kararı aldım insanlara bir türlü sağlayıcılık görevi görecek şu an net değil metaverse cennetinde amel defterim kapanmasın yani gerçekteki gibi aslında kendimizi düşünüyoruz
Reklam
Politikacilarin anladigi sekliyle demokrasi bir yönetme biçimidir; yani insanlara, kendi istediklerini yaptiklari sanisiyla liderlerin istediklerini yaptirma yöntemidir.
Allah, bazı iyiliklerini çeşitli kullar vesilesiyle dağıtmak ister, zaten kendisinin yapabileceği bir şeyi bize yaptırma imkânı sunması da onun merhametinin göstergesidir.
Sanatçı yazarlara, konu ve materyal gönderiyorum. İlhan Tarus’a “Kımıl” adlı bir böcek hakkında bir roman yahut senaryo olabilecek çapta bir taslak gönderdim. Telgrafla “Fevkalâde! Acele mahallî bilgiler ve teferruat gönder” diyor. Bugünler bununla uğraşıyorum. Benim yayın imkânım pek kıt olduğu için, böylecene geçinmeğe gayret ediyorum. Hem sanata hizmet hem de üç beş kuruş sebeplenmek gibi bir zorunluğu geçiştirmeğe çalışıyorum, senin anlıycan! Ankara’ya hemen gelmem doğru değil. Düşmanım çok! Adım unutulsun biraz, ortalık yatışsın bir hele, dediğim gibi sana gelirim... Daha daha nasılsın şaheser dost? Hatırlıyor musun, yüzünü aklımda tutamıycam diye korktuğumu söylemiştim bir kere. Hâlbûki nasıl yanılmışım! Hasta hâfızama çakılmışsın âdeta. Elim erse, ayağım tutsa, seni bütün cihanın görebileceği bir kuleye çıkarır ve bağırırdım: “ İşte, insan buna derler! Böyle olmağa çalışın!” İki milyar beş yüz milyon âdem evlâdının seni tanımalarını, öğrenmelerini istiyorum, anlıyor musun? Ulan, bu evlenme dalgan amma da kıyak be! Vay anasını! Desene, herifi çarptın! Hanımım, Ankaralı olucak gayrı! Hemşeri olduk. Bana da bizim dost çevrelerde “Ankaralı Ahmed” derlerdi bir vakitler. Oysa dördüncü ordu dedikleri Doğu’da doğmuşum... Neyse ne, iyi olur inşallah! Boş vakitlerinde yazmaya, hiç olmazsa Neruda’dan tercümeler yapmağa çalış. Ve bana gönder. Ama Allah aşkına, söyle kocan sana bir stilo alsın. Ve tülbentten beter kâğıtlara yazma! Otuzumdan sonra bana kaligrafi etütleri yaptırma.
Ben aptal değilim burunsuz kardeş. Eğer istediğimi yaptırma şansım olsaydı bütün altınları okyanusa gömer. Her papazın eline bir kazma verir. Onlara şöyle derdim: şimdi tanrının emrettiği gibi ekmeğinizi alnınızın teriyle kazanın, şarabınızı keyifle için, karınızı sevin ve dünyada neslinizi çoğaltın.
Reklam
Kafanı kulan.. Asra esir düşme..
hergün daha bir ilerleyen teknik ve teknoloji insan dimağını belli ölçüde etkisiz ve hareketsiz kılmaktadır. Bugünün talebeleri hesap makinelerine ve bilgisayarlarına güvenerek çarpım tablosunu bile ezberleme ihtiyacı duymamaktadırlar. Bu hazırcılıktan kaynaklanan atalet de beyin fakültelerinin aktif hale gelmesini engellemektedir. Evet insan, mutlaka teknik ve teknolojik imkanlardan istifade etmelidir, ama dengeyi bozmamaya da özen göstermelidir; mesela, basit işlerde kat'i surette bilgisayar kullanmamalıdır ki hâfızasını ihmal etmiş olmasın. Ayrıca, bilgisayar bir yandan hâfızanın işini kolaylaştırırken diğer yandan da mutlaka zihne jimnastik yaptırtacak şekilde hazırlanmalı ve ona göre programlanmalıdır. İnsan, ezberlemekten ziyade öğrenmeye önem vermeli ve ona yoğunlaşmalıdır; fakat, bazı sahalarda ehemmiyetli bir kısım metinleri ezberlemenin de zihne talim yaptırma açısından çok faydalı...
Sonuç
McDonaldlaştırmanın ilk boyutu olan verimlilik, belirli bir amaç için optimum araçların aranmasını içerir. Fast-food restoranı optimum verimlilik arayışına öncülük etmiş, bu arayışta ona McDo- naldlaştırıcı toplumumuzun diğer unsurları da katılmıştır. Daha fazla verimlilik arayışı birçok farklı biçime bürünebilir, ama McDonaldlaştırıcı sistemlerde asıl olarak çok çeşitli işlemleri ve- rimlileştirmek, mal ve hizmetleri basitleştirmek ve eskiden ücretli çalışanların yaptığı işleri müşteriye yaptırma biçimini almıştır.
Sayfa 99
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.