Merhaba dostlar. Ne zaman güzel bir kitap okusam, bunu mutlaka herkes okumalı diyorum. Keşfettiğimiz güzellikleri sadece kendimize saklarsak ne anlamı kalır değil mi? Benim keşfettiğim bu güzelliği kitap dostlarım da keşfetmeli, bu güzellikten mahrum kalmamalı diye düşünürüm hep. Bu yüzden de biraz fazlaca alıntı paylaşırım. Daha doğrusu çok not
Sene 2009… Üniversite hayatımın ilk yılları… “Topluma Hizmet Dersi” kapsamında körler okuluna gideceğimiz söylendi. Tam adıyla “Gaziantep GAP Görme Engelliler Ortaokulu”. İlk duyduğum anda gitmek istemedim çünkü dersine gireceğimiz sınıf, görme engellilerden oluşan bir sınıftı. İsteksiz olma sebebim o hüzün dolu duygu dolu atmosferi bünyemin
Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura
Ayfer Tunç'tan; Dünya Ağrısı, Kapak Kızı, Yeşil Peri Gecesi, Osman, Mağara Arkadaşları, Aziz Bey Hadisesi, Evvelotel-Saklı, Ömür Diyorlar Buna, Bir Mâniniz Yoksa Annemler Size Gelecek, Kırmızı Azap, Suzan Defter ve Memleket Hikâyeleri’nden sonra okuduğum 13. kitap...
Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura; Umut’un
Bu aralar pek hüzün pek umutsuzluk şiirleri okuyorum. Hoyratça sarıyor beni hoyratça sarılıyorum bende. Yeni bir şey yok. Yeni bir şey yok. Kapımı çalan kışlığımı getiren hüzünden başkası değil.
Nasıl bir hüzün yaşadı Anday 20.yy da. Bir çöküş gördü. İki savaş, iki darbe. Yüzlerce baskı, yasak. Ve şiirlerinde bunu (anlattığı yazdıklarım değil.) büyük bir ustalıkla ve kapalılık kaygısı gütmeden anlatıyor. İşte şiirlerinin edebi değeri burada artıyor Anday'ın. O imgelem o semboller yakalanılan ahenk yakışan bir imaj oluveriyor bir anda.
Beni en çok düşündürttüren ve sorgulatan bu kitabı oldu. Ve Kitaba da ismini veren Yağmurun Altında şiiri beni çok etkiledi. Anday burada cebelleşiyor. Yaşamla umutla tutunmak ve tutanamamak arasında bir kavga veriyor gibi.
Bu kadar hüzün, dert, keder derken yaşayamamak bunca yara olurken üzerimize Anday bizi yeniden doğuşun olacağı o umut beslenilecek yerlere ormana davet ediyor, düşünmemeyi salık veriyor bize
Martılar gibi yağmurun altında.
Okumanızı çok kocaman isteyeceğim bir kitap. Okurken şöyle diyeceksiniz kendinize "biz ne yaşıyoruz, bu yy da olan nedir?" Hem yüreğinize dinginlik verecek bir kitap. Gerçekten öyle. Sanki Anday'ın o ruhsal enerjisi dolaşırken cümlelerin arasından bize sirayet etmiş gibi. Öyle dingin ve öylesine uysalki tüm bu kasvetli ortam içerisinde içimize bir ferahlama geliyor. Özellikle mutsuzken okuyun. Hemen geçsin :)
Bir de Anday'ın çok güzel düzyazıları da var. Ne azından o güzel kalemine farklı bir bakışlada yaklaşmış olursunuz.
Yaşayabilir miydik daha
Yağmurun AltındaMelih Cevdet Anday · Adam Yayıncılık · 1995175 okunma
Kelebek kanadındaki toz gibi idi varlığın, gün geçtikçe siliniyordu benliğin. Her kanat çırpışta her göğe bir adım daha yaklaştıkça kaybediyordum seni. Saydam, şeffaf bir kanada eriştiğimde sen olmayacaktın ve belki bende uçma yetisini kaybeden bir tür böceğe dönüşecektim. Nasıl görünürdü, nasıl karşılanırdı bilmiyorum lakin bir karınca sofrasına meze olmaktı sensiz kalmak.
Anladım....
Sonum oluyordun her nefeste, nasıl ve ne zaman elim sana yetişmeye kalksa yeşeriyordu ümit. Gözyaşları oluk oluk akıyordu. Akmasına aldırmıyordun da inadına tebessüm edip kahkahayı basıyordun. Sonra zaman kavramını ortadan kaldırıp “Bekle, ne yap ne et bekle” diyor kahkahana kaldığın yerden devam ediyordun. Acımız hafifliyor ölüyorduk yavaş yavaş.
Ölüyordum…
Düz bir kapı açılıyordu semaya doğru binlerce merdiveni olan. Avuçlarımda sen çıkıyorduk bir bir yukarıya. Nasıl tutuyordum seni, yara alma diye sıkmadan, kaçma diye gevşetmeden avuçlarımda seni. Bir fenalık gelmesin diye defalarca siper ettiğim gövdemi daha hangi şarapnel parçalarına vurdurup hücrelerime ayıracaktın. Eti kemikten söktüğün gibi beni sensiz bıraktın sessiz bıraktın.
Ağladım….
Hayvan Çiftliği kitaplarından çok iyi tanıyor. Bu iki eseri de kusursuz. Amacı ve anlatımı net, çizimi harika eserler. Ama gördüğüm kadarı ile bu iki kitabı hariç çok fazla okunmuyor. Bu söylediğim iki kitabın seviyesine de çıkabilmiş değil diğer eserleri de. https://1000kitap.com/bidunyakitapgrubu da sanırım bundan yola çıkarak oylamaya önce bu
Bütün anneler, annelerin en güzeli,
Sen, en güzellerin güzeli.
Onüçünde evlendin,
Onbeşinde beni doğurdun,
Yirmialtı yaşındaydın,
Yaşamadan öldün.
Sevgi taşan bu yüreği sana borçluyum.
Bir resmin bile yok bende,
Fotoğraf çektirmek günahtı.
Ne sinema seyrettin, ne tiyatro.
Elektrik, havagazı, su, soba,
Ve karyola bile yoktu
Çocuklukta yaşanan acıların inkarı ve bunun hayatlar ve toplum üzerindeki etkisine odaklanan felsefe, psikoloji ve sosyoloji öğrenimi görmüş ünlü Psikanaliz ve yazar Alice MİLLER.
Ona göre Sigmund Freud; “bütün suçu çocuğa yükleyip ebeveynleri kayırarak hüküm süren ahlaka çekinmeden kendisini bırakmıştır.”
Dördüncü emir tarafından kontrol