Asırlar öncesinden kaybetmiş,
araya araya zar zor bulmuşum gibi derin hasretle,
heybetli bir sarılmaya ihtiyacım var sana.
Nasıl bir his biliyor musun sana sarilmak
Kollarımın arasında küçücük kalmış kaybolmuş gibisin ama koskoca kainatı sığdırmış gibiyim.
Senin her cümlen bende derin mana
Dilinden dökülen ya yara olur ya da şifa
Yara da olsa layıksın
Şifa da olsa layıksın
Dizginleri elinde olan gönlümün tahtına
Sana tutsak olmak özgürlüğümdür benim
Benim yaşamımı sürdürüyor senin nefesin
İster yar ol,
Ister yara
Lütfun da başım üstüne, kahrın da
“ Bu insanların şirazesi kaydı ne yazık ki bir daha eskisi gibi olmayacaklar. Asıl korkum bu işte seni böyle bir dünyada buldum ben ve ne yazık ki daha kötü bir dünya bırakacağım. “
Asırlar öncesinden kaybetmiş gibi, araya araya zor bulmuşum gibi derin bir hasretle, heybetli bir sarılmaya ihtiyacım var sana. Seni sarmak, sanki kollarımın arasında küçücük kalmış, ama koskoca kainatı sığdırmış gibiyim. Her cümlen derin bir mana taşıyor bende. Dilinden dökülen her söz, ya yara açıyor ya da şifa oluyor. Yara da olsa şifa da olsa sen layıksın. Gönlümün tahtında dizginleri elinde tutan sana tutsak olmak benim özgürlüğümdür. Senin nefesin, benim yaşamımı sürdürüyor. İster yar ol ister yara, lütfun da başım üstüne kahrın da... Bu bağlamda seninle olan bağımızın derinliği, kelimelerle ifade etmek zor olsa da, içtenlikle paylaşıyorum: Sen, varlığınla benim için hayatın anlamısın, tıpkı bir nehrin kıyısında huzur bulan yolcu gibi, seninle olan bağım da huzurumun kaynağı.
"Asırlar öncesinden kaybetmiş,
araya araya zar zor bulmuşum gibi derin hasretle, heybetli bir sarılmaya ihtiyacım var sana.
Nasıl bir his biliyor musun sana sarılmak
Kollarımın arasında küçücük kalmış kaybolmuş gibisin ama koskoca kainatı sığdırmış gibiyim.
Senin her cümlen bende derin mana
Dilinden dökülen ya yara olur ya da şifa
Yara da olsa layıksın
Şifa da olsa layıksın
Dizginleri elinde olan gönlümün tahtına
Sana tutsak olmak özgürlüğümdür benim
Benim yaşamımı sürdürüyor senin nefesin
İster yar ol,
İster yara
Lütfun da başım üstüne, kahrın da.."
Gün biter gülüşün kalır bende
Anılar gibi sürüklenir bulutlar
Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır
Yarım kalan bir şiir belki de
Aykırı anlamlar arayıp durma
Güz biter sular köpürür de
Kapanmaz gülüşünün açtığı yara
Uçurum olur cellat olur her gece
Her gece yeniden bir talan başlar
Acı ses olur, ses deli bir yağmur
Eski bir eylüle gireriz böylece
Sığındığım her yer adınla anılır
Ben girerim, sokağı devriyeler basar
Bir de gülüşün eklenir kimliğine
Asırlar öncesinden kaybetmiş,
araya araya zar zor bulmuşum gibi derin hasretle, heybetli bir sarılmaya ihtiyacım var sana.
Nasıl bir his biliyor musun sana sarılmak
Kollarımın arasında küçücük kalmış kaybolmuş gibisin ama koskoca kainatı sığdırmış gibiyim.
Senin her cümlen bende derin mana
Dilinden dökülen ya yara olur ya da şifa
Yara da olsa layıksın
Şifa da olsa layıksın
Dizginleri elinde olan gönlümün tahtına
Sana tutsak olmak özgürlüğümdür benim
Benim yaşamımı sürdürüyor senin nefesin
İster yar ol,
İster yara
Lütfun da başım üstüne, kahrın da
✍️ Murat Çağlar
“ Babama göre , insan ancak yolunu kaybedip onu tekrar bulduğunda hayatı öğrenirmiş. Babamın gösterdiği hayatı öğrendiğim yaşımda onbirinde , onun öldüğünü söylediler bana .”