Serinin ilk kitabı olan Yarasa'dan bu yana ilk defa bu kitapta çok farklı bir macerada buldum kendimi. Harry ilk defa bu kadar içsel ve kişisel bir yolculuğa çıktı. Polis değil, dedektif değil, müfettiş değil, baba değil, iş adamı değil ama hepsi gibi. Biraz biraz hepsinden gibi.
Son görevinden sonra istifa edip Hong Kong'a dönen Harry, en büyük aşlı Rakel'in oğlu Oleg cinayetten tutuklanınca kendini tekrar Norveç sokaklarında (polis olmadan) polislik yaparken bulur. Ama karşısında sadece bir cinayet değil karmaşık ağlar yumağı bulacaktır.
Kitap öyle bir yerde bitti ki, ölümsüzlük iksiri içtiğine inandığım Harry'nin öldüğünü düşündüm bir an. Ama serinin son üç kitabı olduğunu bilmek ölmediğini bilmeme yetti de arttı bile. Haydi bakalım gelsin yeni yolculuklar.