_Yaşama sanatı, en önemli sanattır. Yaşama sanatında insan, hem sanatçı hem de sanatının objesidir. Bu sanatta o, hem yontucu hem mermer; hem doktor hem de hastadır. _İnsanın yaşam amacı, kendi güçlerini, doğasının yasalarına uygun şekilde ortaya koyması olarak anlaşılmalıdır. Yaşamın doğası, kendi varoluşunu korumaktır. _Başka sanatlarda olduğu
Atatürk döneminde muhalif partilerin beklenmedik yükselişi
Atatürk, Yunanlıları (ve dolaylı olarak İngilizleri) yenil­giye uğrattıktan sonra, 1938de ölünceye kadar Türkiye'yi yö­netmiş, bu arada göz kamaştırıcı birçok reformları isteksiz halka rağmen gerçekleştirmiştir. Atatürk de demokrasi hay­ranıydı. Demokratik bir rejim uygulamamışsa, bunu haklı gösterecek nedenler çoktu. O zamanlar Türkiye'de
Reklam
İşin aslının zahiri bâtınla irtibatlı kılmak suretiyle bilinebileceğini sâliklerine gösteren, yüzyıllar, binyıllar boyunca yalnızca din oldu. Din kâinatın mektubuna bütün insanların teker teker muhatab olmaları yolunu açıyor; yaratılmış olanın Yaratıcı ile olan irtibatının herhangi bir dolayımdan geçmesini öngörmüyordu. Kâinatın mektubu yalnızca bir hitab olarak kalabilecekse ve bir hitab olarak işlevini yerine getirebilecekse insandan bir dalganın yükselmesi, harekete geçmesi gereklidir. Böyle bir yükselişi, böyle bir atılışı bir başka insan, bir ayrı yapı, bir kurum insan adına ve insan lehine olarak üstlenemez. Yani sevgilinin yazdığı mektubun sevgili tarafından anlaşılmasından daha uygun bir yol bulunamaz. Zâhir ile bâtın arasındaki uyumu var'la yok arasındaki ilişki tadılır kılabilir. Dinin teklif ettiği teslimiyet bütün yanılgıları aşarak görünenin ötesini gözlemleme yolunu açar. Yoksa teslimiyet dediğimiz kendi kendini zorunluluk içinde hoşnutsuzluk veren yanılgılara sırtını dönerek, gönüllü bir yanılgıya dalıvermek değildir.
_Tanrıları, tıpkı insanlar gibi sevgi ve nefretle harekete geçen, armağan ve kurbanlarla etkilenen duygulu ve zeki varlıklar diye biliriz. İşte, dinin kökeni budur. Dolayısıyla, puta tapıcılığın ya da çoktanrıcılığın da kökeni budur. Tanrısal varlıkları yetkinliğin en son sınırlarına değin yücelte yücelte, sonunda birlik ve sonsuzluk, yalınlık ve
126 syf.
·
Puan vermedi
·
17 saatte okudu
Mektup Romanı "Mektublarda" veya bir veya daha fazla karakter tarafından yazılan mektuplarda anlatılan bir roman olan epistolar roman, Genç Werther'in Acıları'ndan önce Avrupa'da popülerdi. Form, gerçek yazışmaları taklit ettiğinden, okuyucular romandaki olayların gerçekten olduğunu hayal edebiliyorlardı. Karakterler
Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021122,4bin okunma
..Bu kişilerden biri olan Emel, 30 yaşında, lisans mezunu bir kadındır. Emel, inançsız olma nedeni sorulduğunda, okuldaki entelektüel ortamı bir gerekçe olarak göstermektedir. Emel, kendi dünya görüşüyle örtüşen bir temel eğitim görmüştür, ama hiç din eğitimi almamıştır. İlerleyen yaşlarda kutsal kitapları okuyarak kendisi bilgi sahibi olmaya
Sayfa 253Kitabı okudu
Reklam
27 öğeden 21 ile 27 arasındakiler gösteriliyor.