Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Peygamberlik
NÜBÜVVET: ALLAH’IN EMİR VE YASAKLARINA DAVET GÖREVİ Nübüvvet yani peygamberlik, Kur’an’ın temel konularındandır. Zira peygamberlere iman, temel iman ilkelerindendir. Peygamberler sağlam kişilikli, vahiy ve mucize ile desteklenmiş, üstün ahlaklı ve seçkin kullardır. Bu elçilerle insanlara yaratılış amaçları bildirilmiş, dünya hayatının bir sınav olduğu hatırlatılmıştır. Tarih boyunca bütün peygamberler, insanlara güzel ahlakı ve iyi olanı emretmiştir. Kötü ve çirkin şeylerden, Allah’ın çizdiği sınırları aşmaktan sakındırmıştır. Allah’a karşı gelmekten uzak durmayı ve doğruluğu emretmiştir. Temiz şeylerin helal, pis şeylerin haram olduğunu bildirmiştir. İnsanlara emrettiklerini öncelikle kendileri yapmış, yasakladıklarındansa önce kendileri kaçınmışlardır. Sadece sözleriyle değil davranışlarıyla da inananlara örnek olmuşlardır. Allah’a korku ve ümit içerisinde dua eden, O’nun ayetlerini işittiklerinde huşu içerisinde secdeye kapanan bu samimi elçiler, insan ilişkilerinde de adaletli ve dürüst davranmışlardır. Diyanet İşleri Başkanlığı
Yeni doğmuş bebeğe karşı hissetmemiz gereken duygu, hasta ya da güçsüz insanlara karşı hissettiğimiz şefkat duygusu değil, yaratılış esrarı karşısında duyduğumuz hayret ve hürmet duygusu olmalıdır.
Sayfa 31 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Reklam
İmam-ı Gazâlî Hazretleri şöyle buyurdu: Ey oğul, Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) bir hadîs-i şerîfinde ümmetine şöyle nasîhat etmiştir: “Allâhü Teâlâ’nın kulundan yüz çevirdiğinin alâmeti, kulun mâlâyânî (dünyâ ve âhiretine faydası olmayan şeyler) ile meşgul olmasıdır. Bir kimse ömründen bir ânı, yaratılış gâyesinin dışında geçirirse, kıyâmet gününe kadar pişmanlığı hak etmiş olur. Kim de kırk yaşını geçer ve hayrı şerrinden çok olmazsa cehennem ateşine hazırlansın.” Burada, bu hadîs-i şerîfi iyi anlayanlar için kâfi nasîhat vardır. (Eyyühel Veled)
YARATILIŞ DESTANI (Parçalar)
TANRILARIN DOĞUŞU Gökler yoktu bir zamanlar, Yeryüzü yoktu, yükseklik ve derinlik, İsim yoktu. Toprak altında Apsu vardı yalnız, İlk yaratıcı olan tatlı su. Bir de acı su Tiamat vardı. Bir de döl yatağına dönen Mummu; O zamanlar tanrılar yoktu daha.
Sayfa 7 - BABİLKitabı okuyor
Nefis engelini aşabilen insan,bir zarafetler meşheri ve bir san’at eseri harikasıdır. Kâinat kitabının hulâsası,fatihası ve yaratılış sırrıdır. Çünkü zahirde et ve kemikten ibaret olmasına rağmen,onun bu görüntüsünün altındaki manevi varlığında ilahi tecellinin nice sırları, nurları ve hakikatleri depolanmıştır.
Sezaryeni keşfettiler. Ameliyat, çocuklar... Rahimden doğamıyorlar artık. Kesip alıyorlar karnını annenin. Çocuğu çekip çıkarıyorlar... Çocuk! Anlayamıyor ne olduğunu... Doğumun o mucizevi hali! Anne, çocuk... Ve Rabb'imizin birliğini bozuyorlar... Cenabı Allah'ın... Yaratılış kelimelerinin yerlerini değiştiriyorlar...
Sayfa 156 - HayykitapKitabı okuyor
Reklam
"Evrenin kralları olduğumuzu, Yaratılış'ın en yüksek zirvesi, Yaratılış'ın Everest'i olduğumuzu düşünüyorduk. Biz, şanlı geçmişimiz, mucizeler yaratan bilimimiz, saygıdeğer dinlerimiz... Uygarlıklarımızın ölümlü olduklarını belirttiğimiz zaman bile caka satmayı ve kibirli olmayı beceriyorduk! Tarih'i bizim yaptığımıza emindik. Halbuki henüz tarihöncesinden bile çıkamadığımız anlaşılıyor!"
Sayfa 62 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
ey nefsim! kurtuluşa doğru koş; keskin ince ağızlı, bilenmiş kılıçlar gibi ol; nüfuz et iyice derinlere. çünkü, eğer insanlar yaratılış incelikleri üzerinde düşünselerdi, niçin yaratıldıklarını araştırsalardı, hiçbir insan gülme nedir bilmezdi.
Sayfa 232 - insan yayınlarıKitabı okudu
Madenler ile bitkiler arasında aracı mercandır. Zira ki salabette taş gibidir ve bitki gibi zerre zerre denizin dibinde bitip, suyun yüzünden yukarı gelip, kurulduğunda; sert olur. Bitkiler ile hayvanlar arasında aracı hurma ağacıdır. Zira ki o, bitki iken hayvan gibi erkeğine yakın olmadıkça; neticesi hurma olmaz. Başını kesseler helak olup, kuru ve yapraksız, meyvesiz kalır. Hayvanlar ile insan arasında aracıların en belirgini maymundur. Zira ki, cümle azası, kıl ve kuyruğundan başka, dışı ve içi insana benzer.
3. Şanı yüce Allah insanları, Zatını bilip tanımaları ve Zatına ibadet etmeleri için yaratmıştır. Onlardan istenen ve gerçekleştirmeleri emredilen gaye budur. O halde bunlarla ilgilenmek, kulun yaratılış sebebiyle ilgilenmek demektir. Bunları terk et mek ise yaratılış hikmetini zayi etmek ve yaratılış sebebini ihmal etmek demektir. Allah'ın, üzerindeki nimetleri kesintisiz ve lütfu her bakımdan büyük olan bir ku lun Rabbini bilmemesi ve O'nu tanımaktan yüz çevirmesi ise çok çirkin bir şeydir. 4. İmanın rükünlerinden biri, hatta iman esaslarının en üstünü ve esası Allah'a iman etmektir. İman ise kişinin Rabbini tanımaksızın sadece "Allah'a iman et tim" demesinden ibaret değildir, Aksine imanın gerçek mahiyeti, iman ettiği Rab bi tanıması, O'nun isim ve sıfatlarını bilmek için gayret göstermesidir. Tā ki kişi yakin derecesine ulaşabilsin. Kişi Rabbini bilip tanıdığı oranda iman sahibi olur. Rabbini tanıma oranı arttıkça imanı da artar, eksildikçe de o da eksilir. Kişiyi buna ulaştıran en kısa yol ise Kur'ân-ı Kerim'de yer alan yüce Rab bimizin sıfat ve isimleri üzerinde dikkatle düşünmektir. Bunun yolu ise şudur. Kişi Yüce Allah'ın isimlerinden bir ismi okuyacak olursa, bu ismin ihtiva ettiği anlamı kemaliyle ve bütün kapsamıyla Allah için kabul etmelidir. Bununla birlik te bunun zıttı olan şeylerden de O'nu tenzih etmelidir.
Reklam
Bir millet büyük bir felakete uğradığı, korkunç bir tehlike karşısında bulunduğu zaman fertlerindeki şahsiyetleri yutar. O zaman umumun ruhunda yalnız millî bir şahsiyet yaşar, bütün kalplerde bu millî şahsiyeti devam ettirmek arzusundan başka bir duygu kalmaz. Bu hengâmede fertler kendi o muazzez duyguyla karışık olan bu mukaddes düşünceye ülkü denilir ve bu buhranlı devreye de döllenme devresi namı verilebilir. Buhranlı zamanlar ülkülerin yaratılış günleridir.
"Eski Türklerin de kendilerine has yaratılış efsaneleri vardır. Türklerin evrenin meydana gelişine dair yaratılış efsaneleri, Altay ve Yakut Türklerine ait efsanelerden bazı değişik unsurlar ihtiva ediyorsa da, genel hatları ile aynıdır. Türk yaratılış efsanesi, başka din, yabancı efsane ve kültürlerin tesiri altında kalmıştır. Bununla beraber Türk yaratılış efsanesinin, günümüz semavi dinlerinin getirmiş olduğu yaratılış inancı ile büyük ölçüde bir benzerliği vardır..."
Sayfa 33 - Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 8. Baskı. 2020 - AnkaraKitabı okuyor
Kâinatın ortaya çıkışı insanda son bulmuştur, varlık dairesi onunla tamam olmuştur. İnsan, cihan ağacının meyvesi olduğu için hepsinden sonra vücuda gelmiştir. O halde devranın hülasası insan olmuştur.
Büyük Adam kimdir?
Büyük adam, yaratılış gayesini bir an hatırından çıkarmayan, bu hedefe doğru yürüyen ve bu hedeften hiçbir zaman şaşmayan ve ayrılmayan adamdır.
Çünkü ben cinleri ve insanları ancak beni tanısın, beni sevsin sonra bana kulluk etsinler ve bu kulluk vesilesiyle de hem güzel ahlakı hem de benim rızamı kazansınlar diye yarattım.Bazıları sırf dünya için yaratılmış gibi, rızık peşinde koşarken, asıl vazifesi olan kulluğu unutuyor veya aksatıyor.Herhalde yaratılış gayelerini yanlış anladılar. Ben onlardan rızık istemiyorum.Beni doyurmalarını da istemiyorum. Allah’ı kendiniz gibi düşünmeyin.O’ nun bir şeyi ısrarla istemesi, ona olan ihtiyacından değildir.Aksine o şeyin size fayda ve sizin o faydaya olan ihtiyacınızdandır.Aynen doktorun hastasına ısrarla ilaç tavsiye etmesi, annenin çocuğuna ısrarla dersine Çalış demesi gibi bir şeydir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.