Soğuk Koket
Kendilerine yeterli olmaları, bizlere onlar için bir şeyler yapma duygusu, bizi tanımaları için bir fırsat yaratma açlığı verir.
Hep düşünüyorum, halk aşısı almış Nâzım Hikmet gibi bir şairi şimdi yetiştirebilir miyiz? Bunda çok karamsarım. Bir batı öykünücüğülüdür almış başını gidiyor. Batı kültürünü özümsemek başka, batı kültürünün maymunu olmak başka. Biz, iki yüz yıldır batıya öykünüyoruz. Bunun için de yaratamıyoruz. Mustafa Kemal çağında kendimize, kültürümüze bir dönüş başladı. Biz o çağda büyük bir kültür tortusuna sahip olduğumuzu anladık. Kendi halk değerlerimize kavuştuk. İşte o zaman büyük Nâzım Hikmet, yeni yazarlar topraktan fışkırırcasına terütaze fışkırdı. Resim geleneği olmayan bu ülkeden Abidin Dino, Arif Dino, Fikret Mualla, Avni Arbaş gibi büyük usta ressamlar çıktı. Şimdiyse bu kültüre de, temelimize de sırtımızı döndük. Böyle giderse, bütün yaratıcı kaynaklarımız kuruyacak, biz yaratma gücünü yitireceğiz.
Sayfa 141 - YKYKitabı okudu
Reklam
Büyük düşünceler, dünyaya güvercinler gibi sessizce konar.
Şayet kulak verirsek, medeniyetlerin ve ülkelerin neden oldu­ğu karmaşanın ortasında, yaşamın ve umudun yumuşak bir kanat çırpışı kadar hafif gürültüsünü duyabiliriz. Bazıları bu umudun toplum tarafından, bazılarıysa da tek bir insan tara­fından taşındığını öne sürer. Bense onun, kendi acılarını ve sevinçlerini temel alarak tüm insanlık için inşa edilmiş tehdit altındaki gerçekliğin kısa bir süreliğine de olsa parlaması adı­na, eylemleri ve eserleriyle sınırları ve tarihin en iğrenç görün­tülerini reddeden milyonlarca yalnız birey tarafından ayakta tutulduğunu ve desteklendiğini düşünüyorum.
Sayfa 48 - Can Sanat Yayınları, 1. Basım: Ekim 2021, İstanbul - Fransızca aslından çeviren: Alper BakımKitabı okuyor
Özgürlük
Ada­leti ararken özgürlüğümüzü muhafaza edip edemeyeceğimizi önceden bilmenin bir önemi yoktur. Asıl önemli olan, özgür­lük olmadan hiçbir şeyi gerçekleştiremeyeceğimizin, ufukta görünen adalet ve eski çağlara özgü güzelliklerin ikisini de aynı anda kaybedeceğimizin farkına varmaktır. Özgürlük, in­sanları inzivalarından çıkarmanın tek çözümüyken, kölelik yalnızlıklar üzerinde hüküm sürer.
Sayfa 44 - Can Sanat Yayınları, 1. Basım: Ekim 2021, İstanbul - Fransızca aslından çeviren: Alper BakımKitabı okuyor
Gerçek ve gerçeğin reddi, mutluluk ve üzün­tü arasında gidip gelen hayatın sonsuz akışı içinde birbirlerini sürekli tetiklerler.
Sayfa 40 - Can Sanat Yayınları, 1. Basım: Ekim 2021, İstanbul - Fransızca aslından çeviren: Alper BakımKitabı okuyor
Barbarlık hiçbir zaman gelip geçici de­ğildir;
kendisine hoşgörü gösterilmediğinde, doğal olarak sanat­tan ahlak alanına sıçrar. Böylece insanların sefaletinden ve dö­külen kanlarından, değersiz edebiyat ürünleri, reklamlar, portre fotoğrafları ve nefretin, dinin yerini aldığı patronaj oyunları' doğduğu görülür. Sanat burada lükslerin en kötüsü ve yalanların en acınası olan zoraki iyimserlikle doruk noktasına varır.
Sayfa 37 - Can Sanat Yayınları, 1. Basım: Ekim 2021, İstanbul - Fransızca aslından çeviren: Alper BakımKitabı okuyor
Reklam
Dünyanın gerçekliği, herkesin ortak gerçekliğidir.
Beraber tanık olduğumuz, acısını birlikte çektiği­miz konularda benzerliğimiz daha çok ortaya çıkar. Hayaller insandan insana değişir fakat dünyanın gerçekliği, herkesin ortak gerçekliğidir.
Sayfa 32 - Can Sanat Yayınları, 1. Basım: Ekim 2021, İstanbul - Fransızca aslından çeviren: Alper BakımKitabı okuyor
Sanatçı, insanların acılarını ve mutluluklarını herkesin anla­yacağı ortak bir dile dökerse herkes tarafından anlaşılabile­cek, hakikate karşı beslediği mutlak bağlılıkla, insanlar ara­sında evrensel bir iletişim kurma şansı elde edebilecektir.
Sayfa 31 - Can Sanat Yayınları, 1. Basım: Ekim 2021, İstanbul - Fransızca aslından çeviren: Alper BakımKitabı okuyor
Paranın soyut sembollerinin hükmettiği bir toplumda yaşıyoruz.
Bu ticaret toplumunda, somut değerlerin yerini göstergelerin aldığı söylenebilir. Servetini, kaç dönüm arsaya ya da ne kadar altın külçesine sahip olduğuna bakarak değil de bir takım borsa işlemlerine karşılık gelen rakamlara göre ölçen egemen sınıf, içinde yaşadığı dünyayla beraber tüm ya­şam biçimini bir çeşit aldatmaca üzerine inşa etmiştir. Göster­geler üzerine kurulu bir toplum, insanların dünyevi hakikatle­rinin yalanlarla örtüldüğü yapay bir toplumdur. Bu yüzden, bu tür bir toplumun biçimsel ahlak ilkelerini öğütleyen bir dine inanması, özgürlük ve eşitlik kavramlarını hapishanelerin üzerine olduğu kadar finansal tapınaklarının da üzerine kazı­ması hiç şaşırtıcı değildir.
Sayfa 27 - Can Sanat Yayınları, 1. Basım: Ekim 2021, İstanbul - Fransızca aslından çeviren: Alper BakımKitabı okuyor
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.