Kendini ikna edebilmek için durmadan anlatırsın
Aşk.. Kişinin kendini ikna etmesi aslında. O kişiyi seçiyor, hep onun hakkında konuşuyor ve önce kendi kendimizi ikna ediyoruz. Birini sevmeye beni benden daha iyi hiç kimse ikna edemez, biliyor musun.. İkna sürecinde, karşı taraftan küçücük bir parça alıyor, sonra onu hayalimizdeki diğer parçalarla bütünlüyoruz. Hepsini üst üste koyarak kendi aşkımızı kendimiz yaratıyoruz. Sonra da o yarattığımız kişiden bizimle eş duyguları taşımasını bekliyoruz. Yaratma süreci, kendini ikna etme süreciyle iç içe. Bu yüzden de sıklıkla O'nu konuşmak istiyoruz. Çünkü aslında söylediğimiz her söz kendimize dönüp çoğalıyor. Kurguladığımız o hikaye, anlattıkça olağanüstü bir gerçekliğe kavuşuyor. Ve savunmaya başlıyoruz. Kendi hikayemizi kendimize karşı savunuyoruz. Aşktaki tek ikna süreci bu değil. Ama diğer ikna süreçleri de anlatmakla sımsıkı bir ilişki içinde. Gün gelip de hayal kırıklığı yaşandığında, bu sefer de başka şeylere ikna etmeye çalışıyoruz kendimizi ve yine anlatıyoruz: "Zaten beni hak etmemişti" diyoruz mesela. Başlangıçta kendimizi aşka ikna etmek, aşkı çoğaltıp yaratmak için anlatırken, ayrılıkta da aşkı bitirmek için anlatıyoruz. Kanıksayana kadar, artık hiçbir anlamı kalmayana kadar aşk acımızı anlatıyor, anlata anlata kurtuluyoruz.
Aşkı yaratma ve yarattığımıza ikna olma sürecinde sadece kendimize ve çevremizdekilere anlatmayız. Evet, anlattıklarımıza önce kendimiz inanmaya başlarız ama seçtiğimiz kişiyi de aynı hikayeye inandırmak isteriz. Açık ya da örtülü, bunu ister, bunu bekleriz.
Reklam
"Her yaratma eylemi öncelikle bir yıkım eylemidir." Pablo Picasso
EĞİLME Zincirin altınsa da hattâ, koparıp kır! Susmak ne demekmiş, yere göğe haykır! Vicdân bile duymaz, çıkmazsa bir âhı, Sessiz kölelerdir, yaratan binbir ilâhı. Elbet put olurlar, öpülen eller, etekler, Elbet öpen oldukça, olur öptürecekler! Hürriyet, o en son şerefindir, onu satma! Bir Tanrı yeter, kendine bin Tanrı yaratma! İnsandaki dört tane ayak devrini bilme! Mahvolsa eğilmezdi baban, sen de eğilme!..  MİTHAT CEMAL KUNTAY
Amerikanın tavrı ise bambaşka. O, İslâm'ın içinde kapitalizm yaratma çabaları içinde.
Sayfa 182Kitabı okudu
Arendt’in analizinden anladığımı açmam gerekirse bomba, gerçekten güç kullanmaktan ziyade güç imajı yaratmak için atılmış, imaj esas eylemin yerini almıştır. Bomba sadece nükleer devrin “başlangıcı” değil, aynı zamanda belli bir imaj-yaratma tarzının da başlangıcıdır.
Sayfa 87 - 1.Baskı Mart 2018 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.