______
“Bir düş bir kutsal yazıdır; birçok kutsal yazı da düşlerden başka bir şey değildir.” (#91137421)
______
Muhteşem bir kitabı bitirdikten sonraki hazzı ve hüznü beraber yaşıyorum. Kitap, görünürde polisiye türünde ilerleyen ama içeriğinde sizlere Ortaçağ dünyasına dair oldukça zengin bilgiler sunan bir
bu çifte karşı önyargılı olduğumu söyleyebilirim, sevmeyeceğimi düşünüyordum bu yüzden okumayacaktım bile ama okuduğum için pişman olmadım. enemies to lovers okumayı özlemiştim bu yüzden çok keyif aldım okurken. jules ise bu seride en sevdiğim kadın karakter oldu, kendimi ona yakın hissedebildim. geçmişte yaşadıkları ve gerçekten sevileceğine bir
Okyanusta yol alan bir gemi battı . Sadece bir kişi sağ kurtuldu. Dalgalar adamı küçük ıssız bir adaya kadar sürükledi. Adam ilk günlerde kendisini kurtarması için Rabbine yalvarıp
yakardı. Sonraki günlerde yardım bulurum umuduyla uzaklara bakmaya başladı. Ama ne gelen oldu ne giden. Bin bir emekle rüzgardan, yağmurdan ve vahşi hayvanlardan korunmak için ağaç dallarından ve yapraklarından bir kulübe yaptı. Balık avlıyor, pişirip yiyor ve ufku gözlüyordu. Günler böyle geçiyordu. Yine bir gün balık avlamak için yola koyulmuştu.
Döndüğünde ne görsün, tek tutunduğu dal olan tahta kulübesi alevler içerisinde cayır cayır yanıyordu. Başına gelebilecek
en kötü şeydi bu. Keder ve öfke içinde donakaldı. Artık bu ıssız adada başını sokabileceği bir kulübesi bile kalmamıştı.
Bu üzüntüyle, Allah'ım bunu bana neden yaptın, diye feryat etti. O geceyi Allahü Teala'ya sitemler ederek üzüntü ve keder
içinde geçirdi. Ertesi sabah erken saatlerde adaya yaklaşmakta olan bir geminin düdük sesiyle uyandı. Onu kurtarmaya geliyorlardı. Mutluluktan havalara uçacak gibiydi. Gelenlere "Benim burada olduğumu nasıl anladınız?" diye sordu. Cevap onu hem şaşırttı hem de utandırdı: ''Dumanla verdiğin işareti gördük, o işarete göre geldik. " İşte tutulan son dalın kırılması, ilahi yardımların önündeki son engelin de kalkması manasına gelir kimi zaman.
Merhamet ne güzel şeydir değil mi? En çirkin insanı güzel, en yoksulunu zengin eder. Allah tüm canlıların kalbine merhamet tohumlarını ekmiştir. Önemli olan hangimizin bu tohumları büyüttüğü, hangimizin su bile vermeden kurumasını izlemesidir. Halil Cibran’ın bu alıntısı ise birine yardım ederken onun onurunu düşünerek el uzatan kişi, asıl merhametlidir diyor. Birine yapılan yardım onun gururunu incitecek ölçüdeyse, o insanda ne merhametten söz edilebilir ne vicdandan.
''...bana usulca seslendi; sakin ol evlat yalnızlık bu, bir başınasın dünyada; ne baban, ne annen, ne de inancın yardım edebilir sana; kimse kimseye yardım edemez, sadece sen yardım edebilirsin kendine...''
Van Gogh'un özellikle patates yiyenler tablosu dikkatimi çok çekmişti onu bu tabloyla tanıdım ,ve daha sonra diğer ünlü tablolarını (yıldızlı gece , ayçiçeği tablosu) gördükten sonra Van Gogh vazgeçemediğim biri haline geldi . Çizimleri , tablolarında renk seçimleri boyayı kullanma biçimi diğer bir çok ressamdan çok farklıydı .
vincent Van Gogh 30 Mart 1853 ye Hollanda da dünyaya gelmiştir.1880'den sonra suluboya çizimlerle resme başladı. Van Gogh ilk gençlik yıllarında bir din adamı olmayı istiyordu fakat bundan nedense daha sonra vazgeçerek sanat alanına daha çok yoğunlaşmıştır. Bu dönemde maddi ve manevi olarak kardeşi Theo hep destek olmuştur . Yaşadığı zaman diliminde ressam olarak pek bir üne sahip değildir öyle ki sadece bir tablo satabilmiştir (daha sonra araştırıldığında kardeşi Theo'nun da bir tablo sattığı öğrenilmiştir.) Van Gogh başarısız olduğunu düşünerek yıllar geçtikçe derin bunalımlara girmiştir bu kardeşi Theo'ya yazdığı mektuplarda da anlaşılıyor. Son dönemlerinde ruhsal krizler geçirir , ilk krizinde kulağını kesecek kadar derin ruhsal bunalımlar bunlar . Kitabı okuduğunuzda Van Gogh'un iç dünyasını, yaşadığı zorlukları , eserlerini nasıl ve ne zorluklarla oluşturduğunu anlıyorsunuz
Kitapta Van Gogh'un ne kadar merhametli ve ince ruhlu olduğunu da anlayabiliyoruz (ki sokakta kalmış birçok kadına yardım elini uzatmış)
Van Gogh'a ilgi duyuyorsanız kesinlikle okumanızı öneririm edebi bir dille yazıldığı için sıkılacağınızı düşünmüyorum
(Film tavsiyesi : loving vincent )
Theo'ya MektuplarVincent Van Gogh · Yapı Kredi Yayınları · 20136.3k okunma
✍DİPÇE :
Rus düşünürü Nikolay Berdyayev der ki: Rus’tur Dostoyevski iliklerine kadar Rusya’nın yazarıdır. Rusya dışında düşünemeyiz onu. Rus ruhundaki gizem, ancak ona bakıp çözülebilir. Kendi de bir bilmece, bir çelişkiler yumağıdır. Batılılar, Dosto’ya bakarak anlıyor Rusya’yı. O ise, Rus ruhunun kayganlığını dile getirir.Rus düşüncesinin,
Kişinin kendi durumunu üstün görmesinin, bunun dışında her şeyden nefret etmesinin özünde kendine hayranlık yatar. "Biz"hayran olunacak durumdayızdır; "onlar" nefret edilecek durumdadırlar. "Biz"iyiyizdir; "onlar" kötüdürler. Kişinin kendi öğretisine yöneltilen her türlü eleştiri, kötü niyetli ve dayanılmaz bir saldırıdır;
karşı tarafın durumunu eleştirmekse, onların hakikate dönmelerine yardım etmek için yapılan iyi niyetli bir girişimdir.
Dostayevskinin maraqlı əsərlərindən biri .Oxumaq həqiqətən zövq verən bir əsər idi. Obrazları ayrı ayrılıqda təhlil edəcək olsam:Baş qəhrəman olduqca xəyalpərəstdir. Həqiqətən əsər boyu onun saf duyğuları hiss olunur. Nastya ilə olan münasibəti o qədər səmimidir ki , insana xoş duyğular aşılayır. Nastyaya qarşı hisləri yaransa da bunları gizlətməyi bacarır , heç bir qarşılıq gözləmədən ona mənəvi yardım göstərir. Nastya əsərin əvvəlində baş qəhrəmana ona qarşı nəsə hiss etməməsini demişdi, lakin sonda əslində qəlbində keçmiş sevgilisi olduğu halda baş qəhrəmanın sevgisinə cavab verir.Bu baş qəhrəman üçün həyatındakı ən böyük ümid idi. Lakin Nastya müəyyən qədər eqoist xarakterdir düzdür bəzən onu başa düşmək olar ,ancaq sadəcə özünü öz xoşbəxtliyini düşünməsi heç də haqq qazandırılacaq xüsusiyyətlər deyil. Bir anda baş qəhrəmana sevgi etirafı edib onu zirvələrə çıxardıb , böyük xoşbəxtlik vəd edib , keçmiş sevgisini gördüyü anda onu tərk etməsi olduqca təsirli səhnədir.Bütün bunlara baxmayaraq baş qəhrəman Nastyanı bağışlayır ,hətta onu sevməyə davam edir. Əsər boyu baş qəhrəmanın nə qədər fədakar olduğunu görürük və sondakı bu addımı belə nə qədər fədakar olduğunu deməyə yetir. Ümumilikdə gözəl əsərdir, oxunmağa dəyəcək əsərdir. Və deyə bilərəm ki reallığı göstərən əsərdir.
Bəyaz GecələrFyodor Dostoyevski · Parlaq İmzalar · 202374.6k okunma