Locke düşünce özgürlüğü ve hoşgörüden yanaydı. Ayrıca cinsler arasında eşitliği savunuyordu. Erkeğin kadından üstün olması fikri insanların yol açtığı bir durumdu Locke'a göre. Dolayısıyla insanlar tarafından yeniden değiştirilebilirdi." "Bak buna tamamen katılıyorum." "Locke cinslere özgü rollerin tartışıldığı yeni dönemde yetişmiş ilk filozoflardandı. Daha sonra kadınların eşit haklar elde etmesinde önemli bir rol oynayacak olan adaşı John Stuart Mill'i çok etkilemiştir bu açıdan. Zaten Locke ancak 18. yüzyıl Fransız Aydınlanma Çağı'nda tam anlamıyla güçlenecek olan pek çok liberal fikri önceden ifade etmiş bir düşünürdü. Örneğin güçlerin ayrılması ilkesini ilk savunan odur..." "Yani devlet iktidarının çeşitli kurumlara dağıtılması." "Bunlar hangi kurumlar, biliyor musun?" "Biri Millet Meclisi. Bu 'yasama' gücüne sahip olan kurum. Bir de 'yargı' gücü var, yani mahkemeler. Son olarak da 'yürütme' gücü, yani hükümet." "Bu üçlü ayrımı Fransız Aydınlanma filozoflarından Montesquieu ortaya atmıştır. Locke diktatörlüğün önlenebilmesi için öncelikle yasama ve yürütmenin ayrılması gerektiğini vurgulamıştı. Locke tüm gücü kendi elinde toplamış olan XIV. Louis'yle aynı dönemde yaşamıştı. 'Devlet benim' diyordu XIV. Louis. Bu yönetim tarzına mutlakiyet diyoruz. Bugün böyle bir devleti belli bir hukuka bağlı olmayan keyfi bir yönetim sayıyoruz. Buna karşı Locke, hukuk devletini güvenceye alabilmek için yasalan halkın temsilcilerinin çıkarması, kral ve hükümetin de uygulaması gerektiğini söylemişti.
Sayfa 301Kitabı okudu
John Locke, Eşitlik, Güçler Ayrılığı ve Hukuk Devleti...
(John) Locke düşünce özgürlüğü ve hoşgörüden yanaydı. Ayrıca cinsler arasında eşitliği savunuyordu. Erkeğin kadından üstün olması fikri insanların yol açtığı bir durumdu Locke'a göre. Dolayısıyla insanlar tarafından yeniden değiştirilebilirdi." "Bak buna tamamen katılıyorum." "Locke cinslere özgü rollerin tartışıldığı yeni
Sayfa 301 - Pan Yayıncılık, 24. Basım, Kasım 2009Kitabı okuyor
Reklam
120 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Bu seçki Kant'ın toplu yapıtlarından oluşturulmuştur. Seç­ ki, herkesin kolayca anlayabileceği, herkese aracısız hitap edebilen bir anlatımı amaçladı ve Kant felsefesinin şeklini çizmeye çalıştı. tık beş bölümün düzenlenişi, geniş anlam­ da Kant'ın üç temel yapıtının evrelerini takip eder. 'Ken­ di Gücün' adlı bölüm, Salt Aklın Eleştirisi adlı kitabın ilk bölümlerinde açıklandığı gibi, gerçek dünyada, aklımızın güvenirliğini ve yeteneklerimizin gücünü gösterir. 'Kendi Sınırın' adlı bölüm, sonsuzluğa ilerleme özlemimize ödün vermez bir şekilde oturmuş olan sınırları bilmemizi sağ­ lar, bu aynı zamanda adı geçen kitabın sonuç bölümüdür. 'Kendi Ödevin', vicdanın ve ödevin içsel sesine, içimizdeki 'koşulsuz buyruğa' işaret eder. 'Kendi Gerçekleştirmen' adlı bölüm, ahlaksal Tanrı varlığının kanıtını beraberinde geti­ rir ve bizleri, inancın derin bilgeliklerine götürür. lki bölüm de Pratik Aklın Eleştirisi adlı kitabın düşünce bütünlüğünü yansıtırlar. Yargı Gücünün Eleştirisi adlı yapıtın konusunu 'Güzellik ve Sanat' adlı bölümde buluruz. Bu seçme eyle­ minde adı anılan yapıtlardan sadece kalıplar alınmamış, ter­sine her zaman bütün yapıtlardan açıklanması gereken dü­ şüncenin, doğrudan doğruya anlaşılabilmesi için, en uygun olanlar seçilmiştir. Çünkü Kant'ın yan ürünlerinde ve kısa yazılarında çoğu kez anlaşılırlıkta ve güzellikte temel yapıt­ lardaki açıklamaları fazlasıyla aşan, çok küçük cümlelere sıkışmış ustaca özetlemeler yer alır.
Yaşamın Anlamı
Yaşamın AnlamıImmanuel Kant · FOL · 202195 okunma
Peki, insanın hayatını mahveden, dünyadaki tüm kötülüklerin kaynağı olan günah sorununun çözümü nedir? Günahın tek çözümü bu günahlı yaşamın "ölmesi" ve yerini "yeni hayatın almasıdır (Rom 5:12-21). Tanrı insanla tarih boyunca yaptığı antlaşmalar aracılığıyla, günahın ne olduğunu ve sonuçlarını açıklamıştır (Rom.7:7-25). Tanrı'nın Sözü sayesinde insan günah konusunda cahil bırakılmamıştır. Ancak birtakım dinsel eylemler gerçekleştirmekle günahın getirdiği sonsuz mahkûmiyetten kurtulmak da mümkün değildir. İnsan sadece, Tanrı'nın başlangıçtan beri tasarladığı ve tüm tarihi buna göre şekillendirdiği kurtuluş müjdesinin gücüyle günaha tutsaklıktan özgür olabilir (bkz. Makale: Kurtuluş, s. 1716) ve insanın günahtan ötürü üzerine aldığı yargı ancak Isa Mesih'in carmihta kendini günahı insan yerine kurban ederek akıttığı kanı aracılığıyla kalkar . (Rom 5:12-21).
"Ya duygularınızı yansıtmakta zorluk çekersiniz ve dolayısıyla çözümlenmemiş duygularınızı düşüncesiz eylemlerle ifade edersiniz, ya da kendi zihninize kapanır ve duygularınıza yaşama hakkı tanımazsınız. İzin verdiğiniz duygular, yalnızca kendi yargı filtrenizden geçebilen ve ayrıca çevremizdeki insanların yargısıyla çatışmayan duygulardır."
224 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 26 days
Şeytanın Kötüsü: İnsan
Bugünkü konumuz okurken beni etkileyen çokça altını çizip düşündüğüm o kitap: Şeytan’ın Günlüğü. Öncelikle konusundan biraz bahsetmem gerekirse şu şekilde açıklayabilirim. Kitabımızın konu aldığı şeytan cehennemde canı sıkıldığı için ve insanları daha yakından tanımak için dünyaya Amerikalı bir milyarderi öldürerek onun kılığına girmiş bir
Şeytan'ın Günlüğü
Şeytan'ın GünlüğüLeonid Andreyev · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20192,982 okunma
Reklam
Bir aslanı gün boyu takip etseydiniz ve aslanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız günün sonunda bu aslanın bir ceylanı yakalayıp yemesi sizi mutlu ederdi. Aynı hikâyeyi ceylanı takip ederek başlasaydınız ve ceylanın yaşamak için verdiği mücadeleye tanık olsaydınız günün sonunda bu ceylanın bir aslan tarafından yenmesi sizde bir öfke uyandırırdı. Yani başlangıç noktasını farklı seçersen aynı olay kişide iki farklı yargı oluşturabilir. Bu yüzden kişinin içindeki adalet duygusu hangi hikayeyi ne kadar süreyle takip ettiğine bağlıdır.
Yargı kesin: Acı duymak ruhun fiyakasıdır kin, susturur insanı; adına çıdam denir susulunca tutulan çetele simsiyahtır o siyah öcalmakcasına gür ve bereketlidir.
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.