Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Hoca yanına girmezsen İmam-Hatip Okulu'na vereyim!" de. Orası da iyi okuldur. Yarın ordan çıkanlar da kaymakam, yargıç okuluna girebilecek. Maneviyata değer veren hökümetlerin başa geçmesi yakın. Harbokulu'na girecekleri de bunların içinden seçip zabitanı dini bütün vatan evlatlarından teşekkül ettireceğiz işallah!.."
Sonra ne olursa olsun adil bir yargıç olmak istiyorsak düşüncelerimizi insan yaşamının koşullarına çevirmeliyiz.
Reklam
kişi, bağımsızlığa ve emretmeye belirlenmiş olmak için, kendi koyduğu sınavlardan geçmeli; bunu da doğru zamanda yapmalı. belki de oynanabilecek en tehlikeli oyun oldukları halde, kendi koyduğu sınavlardan kaçmamalı ve son olarak, bunlar yalnızca kendi tanıklığımızda, başka bir yargıç bulunmadan yapılan sınavlar olmalı. bir kişiye bağlanıp kalmamalı: -en sevilen kişi bile olsa- her kişi bir hapishanedir, bir kuytudur. bir vatana bile bağlanıp kalmamalı: en çok acı çeken, yardıma en çok ihtiyacı olan olsa bile, -yüreğini muzaffer bir vatandan kopartmak daha kolaydır. bir merhamete bağlanıp kalmamalı: bir tesadüfün bize çektirdiği ender eziyetleri ve çaresizliklerini gösterdiği yüksek insanlar söz konusu olsa bile. bir bilime bağlanıp kalmamalı: kişiyi en değerli, tam da bizi bekliyor gibi görünen buluşlarla cezbetse bile. kendi kurtuluşuna bağlanıp kalmamalı, altında hep daha fazla şey görmek için hep daha yükseğe uçan kuşun o şehvetli uzaklığına ve yabancılığına: -uçanın tehlikesi. kendi erdemlerimize bağlanıp kalmamalı ve bir bütün olarak, herhangi bir ayrıntımızın, örneğin "misafirperverliğimizin" kurbanı olmamalıyız: kendilerine karşı müsrifçe, adeta kayıtsızlık içinde davranan ve liberallik erdemini bir günah boyutuna vardıran yüksek türden zengin ruhlar için tehlikelerin en tehlikelisidir bu. kendini korumasını bilmeli: en zor bağımsızlık sınavı.
Uzun süre iyi avukatlık yapanlar, iyi birer yargıç olamazlar.
Hâlbuki onların, haklarında hüküm vermeye kalktıkları insanlar çoktan dünyayı terk etmişlerdir, dolayısıyla verilen hükümler anlamsız kalır. Böyle olduğu içindir ki,tarih konusunda mahkeme kuranlar,esasında yargıç olmamakla,sadece belli inancın veya siyasi düşüncenin fanatik savunucusu haline dönüşmektedir. Böyle bir durum da karşımıza ideolojik tarih anlayışı çıkar.
Papaz için, asker için, avukat için, yargıç için vb. bir meslek ahlakı vardır. Ticaret ve sanayi yaşamının da bir ahlakı nasıl olmaz? İşçinin işverene, işverenin de işçiye karşı, işyeri sahiplerinin birbirlerine karşı, aralarındaki yarışmayı hafifletecek ve onu düzene koyacak, bu yarışmanın günümüzde kimi kez olduğu gibi gerçek savaşlardakinden daha az acımasızca olmayan bir savaşa dönüşmesini önleyecek ödevleri nasıl olmaz?
Sayfa 45
Reklam
Şunu dediğinizde şaşkınlığımı gizleyemiyorum: Eğer Tanrı bir hatayı cezalandırmıyor olsaydı (demek istediğim, bir yargıç gibi, hatanın kendisine baglı olmayan bir ceza vermeseydi, çünkü buradaki mesele bu) birini taşkınca suç işlemekten ne alıkoyabilirdi? Şüphesiz ki, böyle şeylerden ancak ceza korkusuyla kaçınan kişi (sizin öyle olmadıgınızı umuyorum) asla sevgiyle hareket etmez ve hiçbir erdeme sahip degildir.
Acı çeken, inançlı bir ruh başına gelenleri ne kadar anlayabilirse o da o kadar anladı sayın yargıç.
Acı çeken, inançlı bir ruh başına gelenleri ne kadar anlayabilirse o da o kadar anladı sayın yargıç.
Hiçkimse bizi kendimizden daha fazla sömüremez, hiçkimse bize kendimizin zarar verdiğinden daha fazla zarar veremez. Bize zarar veren, içimizdeki Yargıç, Kurban ve inanç sistemlerimizdir.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.