Asker ve mahkûm ilkin, olan bitenlerden hiçbir şey anlamadılar, hatta başlangıçta olanlara
bakmadılar bile. Mahkûm mendilleri almış olmanın sevincini yaşıyordu ama bu sevinç fazla uzun
sürmedi, çünkü asker ani ve önceden kestirilemez bir hareketle, onları mahkûmun elinden kapmıştı.
Bu kez mahkûm, askerin saklamak için palaskasının altına sıkıştırdığı mendilleri çekip almaya çalıştı
ama asker tetikteydi. Böyle, yarı şaka yarı ciddi, didişiyorlardı. Ancak, subay çırılçıplak kaldığında
ciddiyetlerini takındılar. Özellikle mahkûm, büyük bir dönüşümü sezmiş, bundan etkilenmişe
benziyordu. Onun başına gelenler, şimdi subayın başına gelmek üzereydi. Herhalde infaz bu sefer
tamamlanacaktı. Belki de yabancı gezgin bu konuda emir vermişti. Demek ki, bir intikamdı bu.
Kendisi sonuna kadar acı çekmemiş olduğu halde, intikamı sonuna kadar alınıyordu. O anda,
suratında sessiz, yayvan bir gülümseme belirdi ve bir daha da kaybolmadı.