“İnsanın yüreği anasının, babasının yarım kalmış hayalleri, atalarının hüzünleri, kalp kırıklıkları, kayıpları tarafından işgal edilebilir miydi acaba?
"On üçüm... Benim olan, ama bana ait olmayan on üçüm... Yarım kalmış şarkım, tuttuğum bir hıçkırık gibi en mahrem yerinde içimin. Ukdem ve garezim. Ve kalp zarımdaki insan izim. On üçüm... Hem geçmiş hem geleceğim, dışım ve içim..."
.....
İçinden çürümüş bir ağaç kadar asilim;
Kendine faydası yok,
Gölgesi herkese yeter.
...
Oysa benim de dünyaya ve içindeki bir takım saçmalıklara,
Pervasızca kafa tuttuğum zamanlar vardı;
Sen yetişemedin,
Sen görmedin.
Bir haksızlık, bir adaletsizlik,
Bir bile isteye kırılmış kalp görmeyeyim; "Yıkarım ortalığı!" dediğim zamanlar vardı.
Hep böyle içi çürümüş,
Mücrim bir ağaç değildim.
Bakma şimdi gölgemi
Her türden mahlukata çiğnettiğime;
Beni bu hale sokan: hep taahhüt edilen,
Ama hiç yerine getirilmeyen
Bir takım vaatler,
Sözler,
Karşılık bulamamış sev(g)iler ve beklentiler...