Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Allah'ım biraz konuşabilir miyim bağışla Konuşuyorsun sen, duymuyorum ben ah bağışla Ben de konuştum çok, çoğu boş, boşlukları doldurdum Yarım kalmış bir çay gibi soğuttum kendimi, İçime şeker attın, tatlanmadım yine Seni anlayamadım, tişört yazıları, sokak isimleri, Plaka harfleri, medet umdum tümünden, bir tıkız idrakle tıkandım, Yağmurları
Tatlı bir rüzgar esintisinde; kuş seslerini ve doğayı dinleyeceğimiz bir müzik keşfetmek üzereyken ve tam ritmi yakalamışken, kendisini henüz ve hala göremediğim bir kuş,tüm o müziğe karşı şarkısını söylemekte. Sanki. Asıl kuş benim, asıl ritm benim ve asıl doğa tüm bu şehirleşmeye rağmen bak burada der gibi. İnanabilmek mi? Yoksa nefesini tutup gözlerini kapatıp, kapılıp gitmek mi o ritme? Biraz daha sakinleştiren bu ses de uyumak mı istersin ya da daha fazlasını yaşamak mı? Tam o an da kanatlarının var olduğunu anlıyorsun. Tutmak isteyip kokusu içime çekmek, fakat uçacak. Korkmak mı? Hayır korkak değilim insanlar kötü. Ama der gibiydim, bekle der gibiydim, lakin sesim soluğum kesilmişti. Ve birazdan kanatlarını çırpıp uzaklaştı, yarım kalmış tüm şarkıları şiirleri de ve kalp ritmini kanatlanıp götürdü. Ve ben bi daha nefesimi tutamadım. Şarkı susmuştu, rüzgar dinmişti ve o ben kuş olmuştum onun kalbine konmuştum... Sanırım söyleyeceklerim bu kadardı...
Reklam
Hayat uzun bir bekleyişti.Aşk uzun bir bekleyişti. Gençlik uzun bir bekleyişti.Sevgili ,cephelerden mektuplar yollayan , başucumdaki resimdi. Başucumdaki resim ,eksik kalmış kavuşmalardı. Kavuşmalar , bahçe taşlarında duymayı umduğu ayak sesleriydi. Hep çerçeveden çıkarak onu kollarına alan bir genç adam ,gümbürtüsü kulağına gelen kalp atışları, dizlerinin kesilmesi, akıp akıp gitmeleri, büyük dalgalarla kıyılara vurmaları, içinde şırıl şırıl akan nehirler ve her seferinde yarım kalan bir rüya gibi, duyulmamış eksik bir tat...
Sayfa 8 - EverestKitabı okudu
Kahvesinden aldığı ikinci yudum daha büyüktü. Canını acıtan cümleler kuracaktı belli ki. Bense sadece susuyordum. Susmanın acıya en etkili yoldaş olduğunu babam ölünce öğrenmiştim. Henüz on altı yaşındaydım babamı kaybettiğimde. Annemle yan yana günlerce susmuştuk. Gözyaşlarımız, babamın kapı önünde duran, kapıdan girdiği an hemen giyebilsin diye burnu içeri doğru bakan yünlü terlikleri, annemin kırk yıllık el emeği dantel fiskos örtüsünün üzerinde kalmış kalın çerçeveli yakın gözlüğü, her pazar dünyanın en önemli işi ciddiyetiyle çözdüğü ama ömrü vefa etmediği için o pazar masa üstünde yarım kalan bulmacası babamın yokluğunun acısını yeterince haykırıyordu. Duvarlar konuşuyordu, her akşam âdeti üzere kahve içmek için oturduğu berjer koltuk konuşuyordu, masaya babam için koyduğumuz boş kalmış tabak konuşuyordu, gözlük, gazete, terlik konuşuyordu... Evde bu kadar çok acı ses varken bizim konuşmamıza zaten gerek kalmamıştı. Üstelik sardunyaya dadanan yaprak bitini bile ilaçlamaya kıyamayacak kadar kalbi sevgi pompalayan bir adamın ölüm nedeni kalp damarlarının tıkalı olması ise bunun ardından ne denilebilirdi ki? Biz de annemle susarak birbirimize yoldaş olmuştuk. Acının ağırlığını taşıyacak kadar güçlü kelimeleriniz olmadığında susmak yapılabilecek en ehven şeydi, beraber öğrenmiştik.
Sayfa 149Kitabı okudu
Kırık bir kalp kaldı şimdi geriye,senden bana miras olarak. Hayatımın her bir anında silinmez bir dövme gibi taşıyacağım. Kırık bir kalp kaldı şimdi ruhundan bedenime arta kalan. Kulakları çekilip suratına tokat atılan bir çocuk kaldı buruk bir hüzün içinde. Hevesleri kursağında kalmış, arzuları ipe serilmiş,sevgileri kağıttan bir gemiyle suya salınmış. Kırık bir kalp kaldı şimdi yüreğinden sözlerime yansıyan. Sevinçlerine baykuş tünemiş , gözlerine sensizlik çekilmiş, bedenine suskunluk dağlanmış, sözlerine topçu ateşi açılmış. Kırık bir kalp kaldı şimdi verdiğin sözlerden yarım kalmış beklentilerime. Sahi verilen sözler, söylenen sözler, inandırılan sözler, fokurdatılan sevinçler. Hani şimdi nerde sözler,nerde hani o mükemmel geceler,nerde hani o telafisi mümkün olmayan o duygular,hani nerdesin sen şimdi,hani nerde şimdi o dağ gibi yüreğin, Okyanuslar gibi sözlerin.. Kırık bir kalp kaldı şimdi senden bana miras, Boş bir koltuk, kızıl bir gökyüzü,sensiz bir gece,siyaha bulaşmış bir mavi, yarım kalmış bir serüven,birde derin bir yalnızlık. Kırık bir kalp kaldı şimdi senden geriye, mosmor bir acı kaldı..
Irma Garcia'nın yirmi dört yıllık eşi. Eşinin vefatının ikinci gününde, mezarını son kez ziyaret ettikten sonra geçirdiği kalp krizi sonucunda vefat etmiş. Acının dayanılamaz bir noktaya ulaştığı anda bedenin, ona acı veren her şeyden uzaklaşma refleksi gibi. Acıya karşı oluşturduğu bir savunma mekanizması. Her şeyden uzaklaşıp en sevdiğine varmanın istemsizce dışavurumu. Acıyla mücadele etmekten vazgeçmek, her şeyi bırakıp gitmek ve bunun akılla değil, bedenin verdiği bir refleksle gerçekleşmesi. Bir haber yüzünden daha fazla ne kadar acı çekebilirim diye düşünürken, planlı bir şekilde ilişkilerine bir yıllık ara veren çiftleri düşünüyorum. Bilinçli bir kararla birbirlerinden uzaklaşan, bunun kendilerine iyi geleceğini düşünen çiftlerin karşısına, Joe Garcia'nın yaşadıklarını koyuyorum. Sevdiği yanında değilken içinde taşıdığı acısını, mutsuzluğunu ve eşinin yokluğuna sadece iki gün tahammül edebilen kırgın, yorgun yüreğini düşünüyorum. Sonra o cümlemi hatırlıyorum yeniden. Gerçek sevgi uzaklaştırmaz, özgür bırakır. Irma ve Joe'nun, çok uzaklarda, çok daha adil, çok daha iyi ve çok daha özgür bir âlemden bize baktığını hayal ediyorum. Yarım kalmış, yaşanamamış her şeyin bir gün mutlaka yaşanacağını umut ediyorum. Hüzünle çakıldığım koltuktan kalkabilmem ancak bu sayede oluyor. Çünkü çirkin olan her şeyden uzaklaştığım ölçüde yakınlaşıyorum umuda. Umut etmek özgürlüktür. Umutlarını çaldırma.
Reklam
Taylan Erdağ - Aşkı Buldum
youtu.be/Q-hN2U5g_wc?si=... Unutur bazen sevdalılar Kimdir aşk nedir derdi sonunda aşk kaderi yendi Ne ektiyse onu biçti kalp gülmedi Aşkın gözü körmüş sonunda öğrendi Son bir şans ver bize Dön bir bak geçmişe Ne kadar mutluyduk Hatırla gel uyma ellere(aşkı yazmıştık göklere) Yarım kalmış bir hikaye Tekleyen bir kalp derinde Olmalıyız ey aşk biz seninle Aşkı buldum gözlerinde...
Üzerimde çökmüşlük hissi var.hangi birine yetişeyim bilmiyorum hayatım elimden kayıyor ve ben hiçbir şey yapamıyorum hayat beni çok zorluyor hep bir çaba bir uğraş içerisinde buluyorum kendimi. Birine uzatsam elimi diğeri yarım kalıyor. Ruhumla beraber bedenim de anlatamadığım bir yorgunluk yaşıyor, Güne erken sevinçle uyanan kalbimi güne başlatmak bi hayli zor oluyor artık,yorgunluğum beni 70 yılı devirmiş gibi yaşatıyor.Uyanamıyorum ve kendimi Biraz geç kalmış olarak görüyorum yaşama, Beni yarına umutla yaşatan hayallerime ve en çok da kendime geç kalmışlığımı görmek öldürüyor beni her geçen gün.artık günler geçip gidiyor belki de ömrümün son gününü yaşıyorum bilmeden ve ben ne zaman bitecek bu yorgunluk bilmiyorum.Yaşamak nefes almak değilmiş meğer ben ruhu ölmüşlerin dünya hanı denen mezarında yaşıyorum. Bir an önce mükafatını görmek istiyorum sabrımın çünkü ruhum bu hayatın salıncağında yaşamanın içler acısı hâlidir. Ya hayat düşürecek beni ya kalbim acıdan güçsüzleşip son verecek ve işte o vakit hayat bir kez daha vuracak yüzüme mühim olan kalp değil kalbin atışı olduğunu ve ben bunu bilmeden öleceğim
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
Şiir Antolojisi
GÜNÜN ŞİİRİ Cezmi Ersöz Gözlerimden Çok Yaramı Sevdim... Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar. Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne
Reklam
Tamamlanamayan cümleler, Yarım kalmış hayatlar, Eksik kalmış hisler, Doğamamış bebekler, Yaşayamadan toprağın altına giren çocuklar, Kavuşamayan aşıklar, Kırgın dostluklar kaldı geride. Bir de acı… Ateş bazen sadece düştüğü yeri yakmıyor. Yakmamalı. Unutulmamalı. Ölenler için, geride kalanlar için hep hatırlanmalı. Her hatırlandığında kalp ağrımalı…
208 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabımız Ege adalarından birinde geçmektedir.Herkesin mutlu mesut yaşadığı, dinlerin farklı olsa da kavganın anlaşmazlığın olmadığı güzel bir yaşam devam ederken bir anda herkesin tüm hayatı kökten değişecektir. Bir cinayet,Türklerin zorunlu göçüne sebep olacaktır. Arkadaşlar arasında çıkan ufak bir tartışma cinayetle sonuçlanınca Rum kesim kendi
Sahipsiz Dalgalar
Sahipsiz DalgalarHakan Demirbaş · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 20239 okunma
297 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.