Bize bir nefes daha, bir kalp atışı daha ve uzuvlarımızı hareket ettirebildiğimiz bir gün daha lütfeden Allah'tır.
Fakat biz O'na yalnızca bir şeye ihtiyaç duyduğumuz, bir şeyin eksikliğini hissettiğimiz zaman yöneliyoruz" demiş ünlü bir yazar.
Hakikaten de öyle değil mi dostlar?
Ne zaman başımız sıkışsa ellerimizi semaya açıyor, Allah'a yalvarıyoruz "Rabb'im bize yardım eyle!" diye.
Ne vakit ki Mevla'mız başımızdaki derde derman veriyor, o an saniyesine eski halimize dönüyoruz.
Sanki az önce O'na yalvarıp yakaran biz değilmişiz gibi. hemen nankörlük ediyoruz Alemlerin ve bizim biricik Rabb'imize!
Oysa bize, biz O'na ibadet ve itaat etmezken dahi rızık veriyor ve vermeye devam ediyor. Öyle merhametli ki herşeyin sahibi olmasına rağmen, tüm güç ve kudret O'nun elinde olmasına rağmen bir gün bile bizi ne aç ne açıkta bırakıyor, ne rezil rüsva ediyor nede diğer insanlar gibi başımıza kakıyor. Biz ne kadar nankörlük etsek, haddimizi aşsak dahi bize bahşettiği hergün "belki bugün kulum tövbe eder bana yönelir" diye sabırla bekliyor. Güzel kardeşim, eğer bu yazıyı okumak nasip olmuşsa, hayatında yerine oturmamış bir şeyler var demektir. Vakit az, nefesler sayılı, her geçen gün ömürden eksiliyor. Artık "yarın, ilerde, evlenince, yaşlanınca, okul bitince, iş sahibi olunca vb. gibi sadece dünyalık hedeflerin yüzünden ertelediğin, ama ahiretin için olmazsa olmaz ve mutlaka gerekli sorumlulukları daha fazla erteleme olur mu..
Allah bilir, belki de bizim için yarın yoktur?.