Halife Ömer b. Abdülaziz, Hasan-ı Basrî (R.A.)'den, adaletli bir halife nin vasıflarını saymasını istemiş, Hasan-ı Basrî de ona şunları yazmıştır: "Ey müminlerin emiri! Şunu bil ki, Allah Tealâ, adaletli halifeyi, her yoldan çıkanı yola getiren, her haksızın haksızlığına engel olan, her bozulanı düzelten, her zayıfa güç veren, her
Sayfa 100 - Hisar yayıneviKitabı okuyor
"Geniş bir alana yayılmış bu bir sürü yer, bu fundalıklar ve ormanlar, bu kentler ve köyler, kaleler ve manastırlar, bu insanlar, ister hâlâ hayatta olsun, ister ölmüş, hepsi Goldmund'un içinde el ele vermiş yaşamını sürdürüyordu; anılarında sürdürüyor yaşamını, sevgisinde, pişmanlıklarında, özlemlerinde sürdürüyordu. Ve yarın ölüm onu çekip alacak olsa, bütün bu varlıklar dağılıp dökülecek, bütün bu görüntüler koleksiyonu, kadınlarla, sevgilerle, yaz sabahları ve kış geceleriyle dolup taşan bu koleksiyon dağılıp gidecekti."
Reklam
Belki yarın sabah soğukta uyanmanın bir anlamı olur, sana çay pişirmek gibi. Ayaklarımın ucuna basarak yürürüm yataktan kalkınca. Tahtalar gıcırdar. Hayır, zamanla öğrenirim hangi tahtaların ses vermediğini. Sonra ne yaparım? Uyanmadı, çayın hazırlandığından haberi yok diye sevinirim. Bütün hayatımı, en ince ayrıntılarına kadar düşünerek hesapladığım iyiliklerin hayaliyle geçirdim albayım. Artık ne olacaksa olsun istiyorum.
Hiç kimse iki efendiye birden kulluk edemez; zira ya biri­ne nefret ve diğerine sevgi duymak zorundadır, yahut da bi­rine bağlanmak ve öbürünü hakir görmek zorundadır. Siz hem Tanrıya, hem de paraya pula kulluk edemezsiniz. Bu nedenle size şunu söylüyorum: "Ne yiyip ne içeceğiz?" diye canınız için, ya da "Ne giyeceğiz?" diye bedeniniz için kaygılanmayın. Can yiyecekten, beden de giyecekten daha önemli değil midir? Gökteki kuşları seyredin! Onlar ekmez, biçmez, ve ambarlara istilemez. Göksel Babanız yine de onları doyu­rur. Siz onlardan çok daha değerli değil misiniz? Hangi biri­niz kaygılanmakla ömrünü bir an uzatabilir? Giyecek konu­sunda neden kaygılanıyorsunuz? Kır zambaklarının nasıl bü­yüdüğüne bakın! Onlar ne çalışır ne de iplik eğirir. Ama size şunu söyleyeyim, tüm görkemine rağmen Süleyman bile bun­lardan biri gibi giyinmiş değildi. Bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrının sizi de giydi­receği çok daha kesin değil mi, ey imanı kıt olanlar? Öyleyse, "Ne yiyeceğiz?", "Ne içeceğiz" ya da "Ne giyeceğiz?" diyerek kaygılanmayın. Kafirler hep böyle şeylerin peşindedir. Oysa göksel Babanız tüm bunları gereksindiğinizi bilir. Siz önce Tanrının krallığının ve Onun adaletinin ardından gidin, o zaman size tüm bunlar da verilecektir. O halde yarın için kaygılanmayın. Yarının kaygısı yarının olsun. Her günün derdi kendine yeter. "Gökteki Kuşlan Seyredin; Kırdaki Zambağı İzleyin."
Sayfa 13 - Pinhan Yay. Birinci Basım: Mart 2020
En nihayetinde,kararın baş düşmanı korkaklıktır. ... Tıpkı durgun suların üzerindeki miskin sisler gibi canımızın ta derinine yerleşir korkaklık.İçerisinden sıhhatsiz buharlar ve insanı aldatan hayali siluetler yükselir.Korkaklığın en korktuğu şey karardır,zira karar,bir anlığına olsun,sisleri daima dağıtır.Bu yüzden korkaklık en sevdiği düşüncenin ardına saklanır: Zamanın koltuk değneği.Korkaklık ve zaman acele etmemek için "Bugün değil yarın" demeye daima bir neden bulur.Oysa göklerdeki Tanrı ve ebediyet der ki:"Bugün yap.Kurtuluş günü şimdidir." Kararın ebedi nakaratı:"Bugün,bugün."Gelgelelim korkaklık geri durur, bizi engeller.Keşke tüm alçaklığıyla görünseydi; o zaman insan onun içyüzünü fark edip derhal savaşabilir.
Ağlama sırasında [padişahı] bir uyku bastırdı. Düşünde bir pirin yüz gösterdi- ğini gördü. [Pir]: Ey padişah, müjdeler olsun; dile- ğin olacak. Yarın sana bir yabancı gelirse o bizdendir, dedi.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.