Beni insanlardan soğutan çok ciddi yozlaşmalar var. Öyle basitleşti ki insan benliği ve ruhu, tanımlamalar da bir o kadar bayağı. Bu yozlaşmanın muhafazakar kesimde daha belirgin olması bilhassa daha üzücü. Yaşımız artık ilerledi diye mi daha çok dikkatimizi çekiyor bilemiyorum fakat insan zihnen ve ruhen robotlaşmaya başladı iyice. Birbiri gibi düşünen, giyinen ve hareket eden yığınla insan üstümüze üstümüze geliyor sanki. Herkes eşyadan, evcil bir hayvandan bahseder gibi bahsediyor insandan. İşin komiği, ortalama bir yaşa gelen çoğu kişi, bütün karakter analizlerini genellikle evlilik üzerinden yapmaya çalışıyor. Erkek dediğin şöyle olmalı, kadın dediğin böyle olmalı. Ümmetin kızı böyle olacak, ümmetin erkeği şöyle olacak. Zaten herkes profesör olduğu için bakın şöyle de olabilir diyemiyoruz kimseye. Herkes o kadar doğrusunu biliyor ki mevzuları bu kadar yanlış kimden, nereden çıkıyor vallahi idrak edemiyorum. Kendimi bir simülasyonda yaşıyormuş gibi hissediyorum çoğu zaman. Hasılı , kendinizi parçalasanız da nafile. Samimiyeti ve en önemlisi merhameti olmayan bir insanı binlerce teste de soksanız, binlerce analizden de geçirseniz tanıyamazsınız. Çünkü o yeri göğü titreten çalımlarınıza rağmen iki söze, bir tebessüme kanabilecek kadar zayıf varlıklarsınız. Çünkü her insan bambaşka bir toprağa , bambaşka bir iklime sahip kendi içinde. Sizin onun içinde papatyalar yetiştiğini düşünmeniz, size ayrık otları layık görene kadar sürebilir. Yarım yamalak psikoloji, eğreti aşkım kapışmak ilişki bilginizle ben insan sarrafıyım kibriniz alaşağı edebilir sizi. Dua edin ki; Allah merhameti kurumamış insanlara denk getirsin hepinizi.
Politik Yorumlar
_Türk olarak arabistan'a gidiyorsun. İnsanlar seni Türkçe selamlıyor; camilerden her gün Türkçe dualar yükseliyor; senin toprağını kutsal kabul edip senin gibi giyinmeye, düşünmeye ve konuşmaya çalışıyorlar. Yerde Türkçe bir yazı, örneğin Türk malı bir çikolatanın ambalajını görünce öpüp yerden alıyorlar. Okullarında senin tarihin,
Reklam
Dünyaya bir daha gelecek olursam eğer, lütfen, bu sefer de imtihanım ailem olmasın. Yaşadığım bu korkunç hayatın sorumlusu onlar çünkü. O kadar çok şeyi düşünüyorum ki... Geçmişi, şu anı, geleceği... Hepsinde de, yaşadığım (ve yaşayacağım) o korkunç günlerimin içinde ailemin izi var ve ne yazık ki hep var olmaya devam edecek. Hapishanedeki
Kitaplarda ki yaş kısıtlamalarına nasıl bakıyorsunuz?
Evet dediğiniz gibi kitaplara bende denk geldim. Kiminde "7-14 yaş" yazarken kiminde "gençlik romanları serisi" gibi açıklamalar yazıyordu. Bence bu durum çok saçma kitaplar oyuncakmı ki yaş aralığı olsun? Veya uygunsuz bir filmden alıntımı ki belirli yaşlara hitap etsin? Evet böyle ayrım yapıp sırf çocuklara hitaben yazan yazarlarda var ama ben bunları edebi kitap olarak kabul etmiyorum. Çünkü kitap dediğin evrensel olmalı her yaşa hitap etmeli. Bunların yanı sıra kitapların üstündeki yaş kısıtlamaları insanların o kitabı okuma hevesini kaçırabilir. Buda çok cahilce bir durumdur.
SÜPÜRGE SESİ
Penceremden, vuslata ermek için karı bekleyen Köse Dağı seyrediyorum. Hüzünlü. Nasıl olmasın ki, aralık ayında bile güneş bağrını yakarken. Üzerinde uçuşan kuşlar ise mutlu ama bir o kadar da şaşkınlar. Dağın ardına geçip geçmemekte tereddüt yaşıyorlar. Farkındalar, doğa ananın yüreğinde ters giden bir şeyler var. Gözlerim kanatlanıp dağı
Şimdi sen Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının kurduğu ülkenin topraklarında yaşa, özgürce ve insanca sonra çık Atatürkçü değilim ya izindeyim yazsaydım Allah muhafaza de. Birde senden gelecek nesillerinde Atatürkçü olmayacağını söyle!!! Ya her görüşe saygı duyayım, kim neye inanıyorsa öyle yaşasın diyorum ama böyle zeka yoksunlarını görünce şalter atıyor. Tabi haklısınız seçme ve seçilme hakkı bir kadının neyine. Kadın dediğin ya padişahın sarayında cariye yada kapısında köle olmalı. Ah sizi zihniyet yoksunları, ah sizi vefa bilmez hadsizler topluluğu. Hiç kimse umurunuzda olmasa bile kanıyla toprağı ıslatan 12-13-14 yaşlarında çocuklara hürmet edin bari!!!
Reklam