❝
Yüz milyar kadar galaksi, her birinde de ortalama olarak yüz milyar yıldız var. Bütün galaksilerde, yıldız kadar gezegen de bulunması olasılığı söz konusu. Böylesine akıl almaz sayılar karşısında, neden tek bir yıldız, yani Güneş insanların yaşadığı bir gezegene yaşam veriyor olsun da, başka olasılıklar bulunmasın? Niçin Kozmos'un ücra bir köşesinde yaşama mutluluğuna yalnızca bizler ermiş olalım? Kanımca, evrende hayat kaynıyor olması çok daha güçlü bir olasılıktır. Ama biz insanlar bunu henüz bilemiyoruz. Keşiflerimiz daha yeni başlamıştır. Sekiz milyar ışık yılı uzaklıktan bakıldığında, Samanyolu'nun içinde bulunduğu kümeyi bile zor bulabiliriz, değil ki, Güneş'i ya da yerküremizi... Üzerinde insan yaşadığından emin bulunduğumuz tek gezegen, kayalar ve madenlerden oluşmuş minnacık bir küredir: Dünyamız. Güneş ışığının yansımasıyla hafiften parlayan bu yerküre uzayda kayıp bir cisim gibidir.
❞
"Acıya karşı bağışıklık kazanmamızı sağlayacak bir yaşam tarzı olmadığını anlasak, her şey çok daha kolay olurdu. Mutluluğun doğasında acının da olduğunu. Biri olmadan öbürünün de olmayacağını."
Yaşam niteliğimiz, başkalarının bizimle ilgili düşüncelerine ya da sahip olduğumuz şeylere doğrudan bağlı değildir. Önemli olan kendimizi nasıl hissettiğimiz ve içimizde neler olup bittiğidir.
Freud'a göre saldırganlık, insanın kendine yönelik olan yıkıcı eğilimlerinin dış dünyadaki nesnelere çevrilmesidir. İnsan diğer insanlarla savaşır ve onlara karşı yıkıcı davranır çünkü kendini yok etme isteği yaşam içgüdüleri tarafından engellenir.