Ben Gül teorisi diyorum.Güz üzerine düşündüm.Gül,kendini korumak için diken çıkarıyor.Bir Gül’ün bir bitkinin bile özsavunması vardır.Özsavunma için doğaya, tabiata bakmak bile yeterlidir.Bir Gül kadar bile kendimizi özsavunmaya hakkımız yok mudur? Özsavunma kutsaldır.Hatırlıyorum küçükken bizim köyde ihtiyar bir amca vardı, diyordu ki biz kuru
"Mutlak tembellik içine çökmüş ve zoraki zevk aleminin ahlakını bozduğu burjuvazi, bundan rahatsızlık duymasına rağmen yeni yaşam tarzına uyum sağladı.
"Eğer istiyorsa kurbanın kendi hayatına son verme hakkı olmalı.Ama ben bunun büyük bir hata olacağı kanısındayım.Yaşam ne kadar kötü gözükürse gözüksün , her zaman başarılı olacak bir yol vardır.Hayat varsa umut da vardır."
Stephen Hawking
Birkaç tenha sözcükten sonra durulacak gibi bir yanımız. Birkaçları çıkmaz sokakların hakkı birkaçların köyüne henüz ulaşamamış sevdalar . Itibardan tasarruf olur diye uyandığımiz tüm sabahlar karanlık. Yoksa anlatmayız kaç yerden birden kırıldığımızı ,kırıldığımız yer bile kırmak için pusuda . Şefaatin dışında kalmış bir yanımız, devam ederken tüm şatafatiyla yaşam . Yaşamın gerçekliği karşısında irkiliyoruz ve irkildiğimiz yerden kırılıyoruz.
Suç ve Ceza
Petersburg şehrinde ailesinden oldukça uzakta beş parasız bir üniversite öğrencisi olan raskolnikov maddi yetersizliklerden dolayı okulu bırakmak zorunda kalır . Güçlükle idam ettirdiği hayatından memnun değildir. Ve bazı hesaplar yapmaya başlar .Bunlar suçu meşrulaştıran hesaplardır.Örneğin napolyonun mısırda yüzbinlerce insanı
Konu yaşamın kendisi olduğunda hikâyeye neresinden gireceğiniz önemli olmayabilir. Yaşam sinema filminden farklıdır. Bir film başından izlenmediğinde, karakterleri tanımakta, olayları kavramakta zorlanırız. Oysa birbirimizin hayatına aradan bir yerden giriveririz. Şimdiki zaman, geçmiş ve gelecek, birlikte, hemen orada yaşanmaya başlar ve sürekli yeni hikâyeler yaratılır. Bazı durumlar dışında, insana kendi hikâyesini yaratma hakkı tanınmıştır. Hikâyesini yaratanın kendisi olduğunu kabul etmemekte direndiğinde, hikâyesi tragedyasızlığın tragedyası olur.
Yaşamların hikâyeleri anlatılmak istendiğinde, hikâyeler de kendilerini yaratırlar. Bir yerinden girildikten sonra neler anlatılacağını hikâyenin kendi bilir, ama yine de, yaşamları anlatan hikâyeler, yaşamın kendisinden daha mantıklı olmak zorundadırlar. Yaşamların mantığı olmadığı gibi, mantıklı yaşanmaya çalışıldığında daha da mantıksızlaşırlar.