Etrafımızda neşeli ve güçlü bir hayat gürültüsü yükseliyor, üzerimizde kuşlar, ayaklarımızın altında karıncalar; hersey yaşamak için acele ediyor, uçuşuyor, şarkı söylüyor, gidip geliyordu.
Her zaman, her ne kadar birbirlerinden pek haberdar olmasalar da, yan yana gelişen biri gerçek, digeri sadece gö­rünüşten ibaret iki edebiyat vardır. Bunlardan ilki zamana meydan okuyan kalıcı edebiyata dönüşür. Bunlarla bilim yahut sanat için yaşayan insanlar uğraşırlar; sessiz ve vakur, fakat fevkalade yavaş bir şekilde kendi yolunda ilerler; ve Avrupa'da bir yüzyılda nadiren bir düzine eser meydana getirir; ne ki bunlar kalıcıdır. Sözünü ettiğim ikinci tür edebi­yatla hayatlarını bilim veya sanat üzerinden sürdüren kim­seler uğaşır; taraftarların gürültüsü ve şamatasıyla dört nala ilerler ve her yıl piyasaya binlerce eser çıkarır. Fakat aradan birkaç yıl geçince insan sormadan edemez, "Nerede bun­lar ? Nereye kayboldu bunların şöhretleri- - çığ gibi yayılan, herkesi peşine takıp sürükleyen, bunca gürültü patırtı koparan şöhretleri?" Edebiyatın bu türüne saman alevi gibi geçi­ci, öbürüne kalıcı edebiyat denebilir.
Reklam
Görünmeyen zincirlerinin sessiz gürültüsü işitilmezse , yaşamak imkansızlaşır..
Yaşamak bir iyilik yarışında yer almaktır. Yarışta olan kazanmak ister. Biz de bu fani hayatımızda günlük hayatın dipsiz kuyu gürültüsü içerisinde kalbimizi kaybetmeden ve sesine sağır kalmadan gece gündüz bu yarış için mücadele edelim.
Yaşamak bir iyilik yarışında yer almaktır. Yarışta olan kazanmak ister. Biz de bu fani hayatımızda günlük hayatın dipsiz kuyu gürültüsü içerisinde kalbimizi kaybetmeden ve sesine sağır kalmadan gece gündüz bu yarış için mücadele edelim. İyilik yarışının mağlupları olarak değil galipleri olarak bitirelim.
Deli bir ırmak gibi akmalı adına yaşamak dediğimiz sarsıntılar kalmalı anılar diye ve ölüm bir gök gürültüsü gibi gelmeli gelecekse
Reklam
110 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.