Eski ve yeni
Taşkent’te, Özbekistan’da 1990’ların başından itibaren yaşayan ve ticaret yapan bir dostumuzla sohbet ediyorduk. Eskiyle yeniyi kıyaslamasını istedim. Sovyetler Birliği şemsiyesi altından yeni çıkmış ve o dönemin kodlarına göre programlanmış bir ülkeyle, bugünün daha modern ve özgür Özbekistan’ını karşılaştırdığında, şu tespitleri yaptı: “Eskiden
Toplumdaki yaşam statüsünün değişkenliği üzerine bir yazı. Düşünün izbe arka mahalleleri... Gece konduların içindeki o aileleri. Akşam evine ekmek getirmek icin gece gündüz inşaatlarda çalışanlari, çocuğuna bakmak için tüm gün temizliğe giden bulaşıkçılık yapan o kadınları, sadecw düşünün. Nasılsın diye halini hatırını sorduğunda verdiği "iyiyim, yaşamaya çalışıyoruz" cevabını. Ve sonra tekrar düşünün en iyi şartlarda yasayan her imkan elinin altında olan ve tek kaygısı hangi markadan alışveriş yapayım olan o insanlari düşünün ve hepsi bir yana bu iki kategorize edilmis hayatlarin icind büyüyen imkansızlıklar içinden yükselebilen ve tüm imkanlara rağmen hayata yenilen insanlari düşünün. Ben bu kadar yazacağım ve geri kalanı gözünüzün önüne gelecek.
Reklam
Araf
Hiç birimiz.. Var olmayı.. Yaşamayı.. Seçmedik.. Seçemedik.. Yaşamaya.. Maruz bırakıldık.. Hepimiz..
Yaşamaya Dair
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından.
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
... +50
Ben... Başkalarının standartlarına göre yaşamaya çalışırken hasta oldum.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.