Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.24
Fazlaca Spoi İçerir!
Kitap boyunca Kemal'e çok sinirlendim. Okurken defalarca kez duygudan duyguya geçtim ve sonra kitabı bitirdim. Öncelikle belirtmek isterim ki Kemal'e tüm sinirim geçti...
Sonunda beni ağlatmayı ve herkes için üzülmemi başardı. Burada Orhan Pamuk'un yazarlığı da çok önemli elbette ve bana bu kitap her şeyden öte kendi hayatıma da şöyle bir dönüp baksam yıllar sonra neler derim diye düşündürdü. Aklımda bazı bir sorular var : Son gece otelde Kemal Füsun'u durduysaydı, verdiği sözü hatırlayıp birlikte olmasalardı acaba her şey farklı olabilir miydi ? Bence Füsun Kemal'e tekrar güvenip güvenemeyeceğini son kez denemek istedi ve yine aynı şeyler yaşandı. Aynı hayatı, aynı acıları yaşamak istemedi çünkü bir kez daha güveni kırıldı ve bu yüzden de ölümü tercih etti diye düşündürdü bana. Kemal onca yıl kendini suçlamadan nasıl yaşamayı başardı? Ve tüm bunlardan sonra bizler de geçmişimize bakınca gerçekten tüm keşkelere, tüm pişmanlıklara, yanlış tercihlere rağmen mutlu bir hayat yaşadım diyebilecek miyiz?
Orijinal hikayesiyle, anlatım diliyle ve verdiği mesajlarla odağımı başından sonuna kadar koruduğum bir kitaptı. Nora'nın dünyasına (dünyalarına) daldığımızda aynı zamanda kendi olasılıklarımızı da sorgulamaya başlıyoruz bir yandan. "Benim pişmanlıklar kitabımda ne yazıyor, Gece Yarısı Kütüphanesi'ne gitsem hangi hayatı yaşamayı denemek isterdim?" gibi sorular okuma süresince peşimi bırakmadı ve bu sayede aslında göz ardı ettiğim birçok şeyi de sorgulamama sebep oldu.
Özellikle yetişikinliğe yeni adım atmış benim gibi kişiler için kararlar almak gözde çok büyüyebilir ve strese neden olabilir. Peki sonsuz olasılık arasında bir karar verip en iyi yaşamı nasıl seçebiliriz? Şahsen Nora'nın seçiminin en doğrusu olduğuna inanıyorum (gerçi son kitapta kalmasını da çok istemiştim ama) ve seçimini yapmasını sağlayan yolculuklarında da mantığı ile duygularını doğru şekilde yönlendiren bir insan olduğunu düşündüm.
Yazarın diğer kitaplarını da okumak istiyorum. Umarım onlar da Gece Yarısı Kütüphanesi kadar güzeldir.
Peyami Safa'nın "Fatih Harbiye" romanı doğu ve batı çatışmasını Neriman isimli bir genç kız üzerinden işlemiştir. Fatih doğuyu Harbiye ise batıyı temsil etmektedir. Karakter tahlilleri, mekan tasvirlerini ve betimlemeleri oldukça iyi bir kitaptı. Dili ağır olmadığından okuması kolay ve akıcıydı. Türkiye'nin batılılaşma
282 syf.
9/10 puan verdi
Öncelikle kitabı okumaya başladığımda bir kişisel gelişim kitabı okuduğumu bilmiyordum. Bu tarz kitaplar bana hep sıkıcı gelmiştir. Ama bu kitap kendi türündeki klişe kitaplardan gerçekten çok farklı. Zaman zaman özellikle felsefi konulara girdiğinde yine sıkıcı gelebilse de gerek konusu gerek yazım tarzıyla klasik kişisel gelişim kitaplarından daha okunulası bir kitap.
Nora Seed, hayatın zorluklarından, umutsuzluktan ve geçmişindeki pişmanlıklardan bıkmış bir kadın. En son çok sevdiği kedisini de kaybedince artık yaşamak istemediğine karar veriyor. Vee kendini bir kütüphanede buluyor. Bu kütüphanede geçmişte seçmediği yollar, tercih etmediğine pişman olduğu parelel hayatlarla dolu kitaplar var. Hepsini denemek ve mutlu olduğu hayatı seçmesi için kendisine bir şans daha veriliyor. Ama gerçekte mutluluk nasıl elde edilir ve korunur? Kusursuz ve sonsuz mutluluk dolu bir hayat yaşamak mümkün mü gerçekten? Yoksa mutluluk hayatın içindeki kısa ama çok değerli anılardan mı ibaret? Kısaca, "Yetinmeyi bilir misin, sana verdiği kadarıyla hayatın" diyor bu kitap. :)
Genel olarak sevdim bu kitabı, son zamanlarda okuduğum kitaplardan çok farklı geldi. Pişmanlıklar, hayaller ve hayal kırıklıkları üzerine çok güzel tavsiyeler veriyor. Potansiyelinizi kullanmayı, başkalarının değil de kendi istediğiniz hayatı yaşamayı ve ne olursa olsun aslında yaşamanın çok güzel ve kıymetli olduğunu gösteriyor. Kesinlikle şans verilebilir.
264 syf.
·
Not rated
KOKU
Öncelikle bu kitapla nasıl tanıştığımı söylemek ve nasıl bir beklentiyle başladığımı anlatmamın incelememi etkileyeceği için daha doğru olduğunu düşünüyorum.
İki yıl önce bir edebiyat dergisinin haftalık film önerileri kısmında “Koku” adlı cinayet temalı bir filmin konusunu okudum ve gerçekten çok ilgimi çekti. Okuduğum yazının sonunda ise
