Sokakta yürürken acı acı gülümseyerek, "Sonya'ya krem gerekli," diye düşündü, "bu temizlik de paraya bağlı! Hımm!.. Hem belki Sonya iflas da edebilir günün birinde; çünkü kaplan avcılığında ya da altın arayıcılığında söz konusu olan risk, bu işte de var... O birkaç kuruşu bırakmasaydım, yarını belki hepsi aç geçirecekti... Hey gidi Soneçka! Esaslı define bulmuşlar doğrusu kendilerine! Yararlanıyorlar da... Hem de iyi yararlanıyorlar!.. Alışmışlar da buna... Ağlaya sızlaya da olsa alışmışlar. İnsanoğlu denen aşağılık yaratığın alışamayacağı hiçbir şey yok galiba!.."
Sayın bayım, -diyerek, oldukça ciddi bir tavırla yeniden söze başladı,- yoksulluk ayıp değil, bir gerçek. Sarhoşluğun erdem olmadığı ise daha büyük bir gerçek. Ama sefillik, sayın bayım, sefillik yüzkarasıdır. Yoksullukta yaradılıştan gelen soylu duygularınızı koruyabilirsiniz, sefillikte ise asla! Sefil bir kimseyi insanlar aralarından uzaklaştırmak için sopa kullanmazlar, süpürgeyle süpürürler; onu daha çok aşağılama içindir bu ve hakları da yok değildir böyle davranmakta, çünkü sefilliğe düştüğünde kişioğlunun ilk kendisi hazır olmalıdır kendini aşağılamaya.