"Oğlum insan bazen şeyi düşünüyor lan... Ya bu yaşım yaşayacağım son yaşımsa? Son günlerimse? Ya gideceğim görev sonum olursa... Ne bileyim... Bazen hiç yuva kuramadan göçüp gideceğimi düşünüyorum da bu dünyadan, içim burkuluyor vallahi. Çocuğumun sesini duyamadan, ceketimi omzuma veren bir eşe sahip olamadan. Hiç 'baba' kelimesini işitmeden..."
İnanmak; seni düşündükçe söylediğim bir şarkı olmalı dudaklarımda. İnanmak; gökyüzünün en karanlık zamanında bile görebileceğim bir yıldız olmalı. Her sabah ilk ışık, sana inanarak yaşayacağım mutlu bir gün getirmeli bana. İşte o zaman yokluğuna bile dayanabilirim, özlemlerim daha derin bir anlam kazanır. Seni beklerken şüphelerin o kahredici zehriyle, geciktiğin her saniye bir defa ölmem.
Sayfa 146
Reklam
Kur’an dan şunu iyice öğrendim ki, ya Özgür yaşayacağım,ya da inancımın müdafasında canımı vereceğim!
Korkma! Yaşayacağım... Yaşadıkça her gün bir daha ölmek için. Oysa bütün umutlarımı yitirdim. Gülmeyi unutalı yıllar oluyor. Penceremi aydınlığa, kapımı sevince çoktan kapadım. Zamanın ve mevsimlerin farkında değilim artık. Bu yükü sonuna kadar taşıyacak, bu çileyi sonuna kadar çekeceğim. Kadere isyan etmenin ne faydası var? Kendime ördüğüm bu dört duvar arasında zehir bir yalnızlığı içeceğim yudum yudum. Ne kadar yumruklasam o taş duvarlar yıkılmayacak, kimse duymayacak sesimi.
Sayfa 196 - Hüzün Şarkıları - 12Kitabı okuyor
Tamı tamına aynısını bir kere daha yaşayacağım o ilk hayatta çok büyük mutsuzluklar da yoktu, çok büyük mutluluklar da.
Sayfa 369 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
“Umutsuzluk içinde, "Ne zaman yaşayacağım ben?" deyip duruyordu."
Onu görmeden nasıl yaşayacağım?
“Hayatım durma noktasına gelmişti. Soluk alabiliyor, yiyebiliyor, içebiliyor, uyuyabiliyordum. Bunları yapmamak zaten elimde olan bir şey değildi. Ama yaşamıyordum, çünkü gerçekleştirmeyi mantıklı bulabileceğim hiçbir arzum yoktu. Bir şeyi arzu ettiğim takdirde peşinen biliyordum ki, bu arzumu tatmin edeyim ya da etmeyim, sonuçta bundan hiçbir şey çıkmayacaktı. Şayet bir peri gelip bana arzularımı gerçekleştirmeyi teklif edecek olsa, ben ne isteyeceğimi bilmiyordum. Sarhoşluk anlarında bir arzu değil, ama eski arzularımdan kalma bir alışkanlık gibi bir şey hissetsem de, ayık olduğum anlarda bunun bir vehimden ibaret olduğunu ve gerçekte arzu edilecek hiçbir şeyin olmadığını bilirdim. Hakikati bile bilmeyi arzu etmiyordum, çünkü hakikatin içeriğini tahmin edebiliyordum. Hakikat hayatın anlamsız olduğuydu. Sanki yaşayacağım kadar yaşamış, yürüyeceğim kadar yol yürümüştüm de bir uçurumun kenarına gelmiştim, önümde yok oluştan başka hiçbir şeyin olmadığını apaçık bir şekilde görebiliyordum. Durmam imkansızdı, geri dönmem imkansızdı, gözlerimi kapamam ya da önümde ıstıraptan ve ölüm gerçeğinden -tamamen yok oluştan- başka hiçbir şeyin olmadığını görmezden gelmem imkansızdı.”
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.