Yaşayanlar bunu iyi bilir.
Özlemimin yüksekliği ne bir usturlapla ne de derinliğini bir iskandille ölçtüm. Çünkü aşk, hele sıla hasretiyle de karışmışsa, zamanı ölçüp yoklayacak her aleti tüketir.
Sayfa 4 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 4.Baskı: Eylül 2017
Ben, eden bulur karşılığı peşindeyim, bulamazsam kendimi yok etmem lazım. Hem bu karşılık ileride, sonsuzlukta değil, hemen burada, yeryüzünde olmalı; bunu gözlerimle görmeliyim. İmanım vardı, görmek de isterim; o ana kadar ölürsem diriltsinler beni, çünkü her şey bensiz olursa acınırım doğrusu. Hayatta işlediğim suçların, çektiğim acıların
Reklam
Sen sıradanlığa özeneceksin; basit bir ömür sürmek, herkes gibi olmak isteyeceksin; ama imgen buna izin vermeyecek. İmgen, senden durmadan başarılı ve kusursuz olmanı isteyecek... Hem başarılı, hem sıradan bir hayat nasıl yaşanabilir ki, işte durmadan bunu düşüneceksin... İkisini yan yana getirmeye çalıştıkça sürekli hata yapacaksın. Ne başarılarını koruyabilecek, ne de sıradanlığını içinden geldiği gibi yaşayabileceksin... İmgeni korudukça hayatın elinden kaçıp gidecek; hayatını korumak isterken imgen durmadan kirlenip duracak... İkisini birden korumak istediğindeyse yaşadığın her şey ölçülü olacak... Sevgin ölçülü, merhametin, fedakarlığın, aşkın, yolculukların ölçülü olacak... Oysa bunların hiçbiri ölçüye gelmez... Ne aşkta ölçü vardır, ne fedakarlıkta, ne de arkadaşlıklarda... Hepsi içinde derin bir şiddet barındırır... Ölçüsüz sevenler bilir bunu ancak... Ölçüsüz yaşayanlar...
Sayfa 122Kitabı okudu
Masallar, ilahiler, efsaneler, destanlar, türküler, ninniler, tiyatro, sinema ve edebi eserler: Halk arasında masallar çoktur. Masalların en meşhuru "Hangur" un hikayesidir. Türk mitolojisindeki tepegözü andırır. Demirciliğin dünyaya Kafkasya'dan yayıldığı hakkında ki rivayet ünlüdür. Halk arasında La Fontaine'in kendinden çok
Daha önce Bunu Herkes Bilir'de tekrar ettiğimiz bir noktaya gene değinmek pahasına da olsa, bilgi ile olan ilişkimizin problemli olduğunun altını çizelim. Bilgiyi "keşfedilip" bizi yeni sorularla tanıştıracak ve aslında bilmediklerimizi çoğaltacak değil de "edinilecek"ve dolayısıyla sonlu bir kümedeki eksiğimizi tamamlayarak tüketmeye ve sona ulaşmaya daha da yaklaştıracak bir şey gibi algılamakta ısrar ettiğimiz sürece, geri kalmamızın hem nedeni hem de sonucu olan bir şekilciliğin pençesinde kıvranmaktan bir türlü kurtulamayacağız.
Bunu anlamalısınız. Fakat anlamıyorsu­nuz. Anlayamazsınız. Bir bakıma ben de anlayamıyo­rum. Zira ben bunların hepsiyim. Bu ise İstanbul de­mektir. Ben İstanbul’um. Bu yüzden, kahrımdan ölüyo­rum. Bu olsa olsa, çilemin bitmediğine ve daha çok uzun yaşayacağıma işarettir. Çünkü: Siz belki bilir, bel­ki bilmezsiniz; aslında en çok yaşayanlar, ölülerdir.
Sayfa 172Kitabı okudu
Reklam
208 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.