“Mesela annelerin çocuklarının güzelliğinden bahsederken taraflı bakış açıları ortada. Moliere, Misanthrope kitabında aşkın gözü kör etmesiyle alay eder; "soluk yüz, yasemin çiçeğinin beyazlığı gibi; korkutan karanlık, sevimli bir karartı gibi . . . ”
Kimi sevse gözlerinin bebeğinde o çığlık:
"Dinle imdi sen o zarı arı inler bal içinde.
Dünya aklında tutmaz kimseyi sürmelim Benim, sevgilim diye diye çırpındığım Senin, huzur diye diye unuttuğun
Ne varsa gövdemizde tüten
-Bir karabatak sulara dalıp dalıp çıkıyor- Bir yasemin kokusu kadar sürmez hükmü Tanrının can bulduğu bu gölgelikte...
ROXANE
Peki bizim de bu anımız gelince,
Neler diyeceksiniz?
CYRANO
Ne doğarsa delice,
Aklıma ne gelirse, hepsini, kucak kucak,
Dağınık, birer demet haline koymayarak.
Mesela: Seviyorum sizi,aşığım çılgınca sana,
Tahammülüm kalmadı acısına;
Bir çıngırağın dili gibi gönlümde ismin,
Ben de karşında, Roxane, hep ürperdiğim için
Saçlarınız bir sabah güneşinin ışığı,
Elleriniz beyaz bir yasemin demetidir;
İnsafsız tali’imin önünüze attığı
Benim çılgın gönlümün çılgın muhabbetidir…
Gözünüzün rengi nasıldır bilmiyorum,
Çünkü ne zaman baksam gözlerim kamaşıyor.
Gönlüm şimdi ufak bir sevinçten bile mahrum,
Yalnız sizi kazanmak emeliyle yaşıyor…
Bilmezsiniz kalbimin ne türlü çarptığını!
İşte, benim ömrümün musikisi bu sestir…
Kızıl dudaklarınız birer ateş yığını
Benliğim de onlara âşık ateşperesttir!..