90'lı yıllarda Diyarbakır'da yaşanmış bir cinayetten esinlenerek yazılmış kitap, dönemin gerilim halini okuyucuya çok iyi hissettiriyor.
Farklı tipte insanların genel psikolojilerini de, kitabın ana karakteri sayesinde rahatlıkla görebiliyorsunuz.
Benim en çok etkilendiğim durum ise; tarafsız olan ve etliye sütlüye karışmayan insanın, böyle olmayanlar tarafından ne kadar nefret edildiği. Yani bir tarafınız yoksa ve sadece basit insan hayatınızı yaşamaya çalışıyorsanız hiçbir grup sizi sevmiyor. Tamamı sizi ortadan kaldırmak istiyor. İlla ki birileri tarafından hedef gösterilebiliyorsunuz. Bu yeri geliyor dininiz, yeri geliyor siyasi fikriniz, yeri geliyor hayat tarzınız tarafından olabiliyor. Kitabı okurken Diyarbakır'ın korku dolu yüzünü de görmek mümkün.
Romanın dili akıcı ve sürükleyici.
Tavsiye ederim.