Körlük, 1998'de Nobel Edebiyat Ödülü almış olan Portekizli yazar José Saramago'dan okuduğum ilk kitaptı.
Yazar eserini oluştururken kendine özgü yazım yöntemleri kullanmıştır. Kitapta kişilerin karşılıklı konuşmalarında konuşma çizgisi kullanmamakla birlikte kitap boyunca nokta ve virgül dışında hiçbir noktalama işareti de bulunmamaktadır. Yazar bununla yetinmemiş ve bölüm başlangıçlarını saymazsak kitabın hiçbir yerinde satır başı da yapmamıştır. Bütün anlatılanlar tek bir paragrafa sığdırılmıştır. Ayrıca kitapta oldukça uzun cümleler de yer almaktadır. Tüm bunlara rağmen kitap dili bakımından oldukça sade ve akıcıydı.
Kitabın kapak resminden anlaşıldığı üzere olaylar 7 kişi çevresinde şekillenmiştir. Kahramanların isimleri bilinmemekle birlikte kitap boyunca onları niteleyen sıfatlarla hitap edilmiştir. İlk kör adam, doktorun karısı, gözü siyah bantlı yaşlı adam gibi...
Araba kullandığı sırada kör olan bir adam kaza yapar ve bu kazayı gören bir hırsız adama yardım etme bahanesiyle kör adamın arabasını çalar. Sonra hırsız da kör olur. İnsanlar birer birer kör olmaya başlayınca salgın olduğu anlaşılır ve kör olanların bir akıl hastanesinde karantinaya alınmasıyla olaylar başlar.
"Bakabiliyorsan, gör. Görebiliyorsan, fark et."
Yukarıdaki cümle Yunus Emre'nin dervişleri eğitmek için yazdığı Nasihatler Kitabı'ndan bir alıntıdır. Aynı zamanda Körlük kitabının da okuru karşılama cümlesidir. Bence kitaptan çıkarılacak ders bu cümlede saklı!
Körlük, umudun tükendiği bir dünyada yaşamaktır.