Yavşaklık, ikaz levhası olmayan kaygan zeminlere, keskin virajlara benzer. Psikolojinin konusu olması gereken kronik bir davranış ve karakter bozukluğudur. Yavşaklar, sadece kendi çıkarlarını (duygusal veya fiziksel fark etmez) tatmin için arkadaş, dost veya sevgi dolu görünürler. Yüzünüz onlara dönükken, suratlarında binbir sırıtmayla "hoş" ve boş konuşarak gönlünüzü fethettiklerini zanneden, kendilerini insan-ı kamil gibi sunan; arkanızı döndüğünüz anda, ilgi ve sevgileri kolayca başka yönlere kayan defolu yaratıklar, ayıplı mallardır!
“Orhan Veli'yi arada bir görürdüm. Selamlaşırdık. Çok efendi, çok saygılı bir insandı. Hatta Orhan Veli efendilik ve incelik simgesiydi bence. Böyle ince, uzun bir adam; gayet terbiyeli. Yavşak Türk şiirinin beline kazmayı vuran (yavşak da Arap-Acem karması bir şey değil) Türkçe'yi Yunus'un nefesinde, tazeliğinde bulan ilk şairlerden biridir.”
. . .
"Tarihin beğenerek andığı insanlar daima dönüm noktalarında bulunmalıdırlar ki Orhan Veli de bu dönüm noktalarından birindedir. Onlar bir geleneği yıkıp yeni bir gelenek kurarlar. Daha doğrusu kurdukları şey içlerinden gelen yeni bir kayıtlar sistemidir. Orhan Veli işte bu işi becerdi. Vezine, kafiyeye sırt çeviren rahat bir adam, şiiri bir çeşit düz yazı havasına sokan bir insan."
'' Oysa vahşi bir dünya değildi bu. Vahşetin de bir haysiyeti, adaleti var kendine göre. Bu sinsi, sümük, sümüksü, yıvışık, mıyırdanan, zırıldanan, salyalı öpen, pembe, beyaz, terli elleriyle ellerinizi 'arkadaşça' sıkan bir dünya...Şöyle adam gibi davet edilmiyorsunuz düelloya. Çoğu kez sessiz bir gerilimle yiyip bitiriyor sizi...Kocaman elleriniz iki yanınızdan sarkarak öylece kalıyorsunuz. karşınıza çıkıp döğüşseler mesele değil. Ama hep ringin dışındalar. Hep sessiz. Hep kaçak... O kocaman adamlar nasıl o kadar küçülüp girebiliyorlar o küçücük hesapların içine... Yumruk atacak kadar büyüklükte bir gövde bile bulamıyor insan bir süre sonra ringin karşı köşesinde!...''
"Nefret ettim sömürenlerden,
Soğuk kaldım yavşak sözlere.
O gün insan bakışlarına gizlenip,
Bir zırh dövdüm ruhuma,
Ümit ve düşüncelerden su verdim.
Ayrılamam asla onlardan!"