Meâlî neşeli ve espritüel bir adammış fakat hissî bir yönü de varmış ki ölen kedisine yazdığı mersiyede bu mizah ve hissi tarafı hemen belli ediyor. Mersiyeler mahzun etmek içindir ama Meâlî hüzünlendirirken gülümsetir de;
Çıkdun elden nedelüm ansuzın eyvah pisi
Yandun ölüm odına derd-ile nâ-gâh pisi
Hasretâ şîr-i ecel buldı sana râh
Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden.,
Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter.
Hiç kimse aramasa sormasa beni
Sen gelsen yeter..
Huzur ellerinin güzelliğidir.
Gözlerin karşımda mutluluk denizi.
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter..
Yüreğim seninle yaylalar kadar serin
Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
Sen dolsan yeter..
Sözde senden kaçıyorum
Dolu dizgin atlarla
Bazen sessiz sevdasın
İpekten kanatlarla Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla
Karşıma çıkıyorsun
En serin imbatlarda
Adını yazıyorum
Bulduğun fırsatlarla
Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla
Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla
Sözde senden kaçıyorum
Dolu dizgin atlarla
…
• Şaşırdım Kaldım İşte Bilmem Ki Nemsin,
Yavuz Bülent Bakiler
Korkmayın, başarısızlık ihtimalini düşünmeyin.
Korku,korkuyu çağırır; oda kollardaki ve bacaklardaki dermanı bitirir.
Cesur olamıyorsanız bile öyleymiş gibi davranın,
çünkü insan bir süre sonra göründüğü hale bürünür.
Yavuz Sultan Selim
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden
Martılar konuyor omuzlarıma
Gözlerin İstanbul oluyor birden ...
Yavuz Bülent Bakiler
Bülbül gibi gülistan bostandan ayrı düştüm.
İstemem altın kafes vatandan ayrı düştüm.
Ey gam öldürme beni bu hicran gecesinde
Zira bir güneş yüzlü handandan ayrı düştüm.
Gönül feryad ediyor karanlık gecelerde
Gamlıyam bir mah cemal sultandan ayrı düştüm.
Hicran ile ne hale geldiğimi soranlar
Sormayın ahvalimi ben candan ayrı düştüm.
Selim’i kınayanlar bilmez ıstırabımı
Şu canıma can katan canandan ayrı düştüm.
YAVUZ SULTAN SELİM
Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla,
Bâzan sessiz sedasız, ipekten kanatlarla,
Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla,
Karşıma çıkıyorsun en serin imbatlarla,