Gidip son mektubumu yazacağım...
Ben bir ölüyüm. Ben bir ölü. Bir ölü... Çırılçıplak edepsiz bir ölü. Taşlayın haydi! Değmez ruha dünya taşınız. Üstelik geç kaldınız.
Reklam
Gök Hazer’e, Kaf Dağı’ına Orduların sancağına Türk’ün gerçek toprağına Türk ve Turan yazacağım
Burayı çok sonra göreceksin belki, belki de hiç görmeyeceksin... Ben yine de umutla yazacağım ve umutla yaşayacağım #MAA
Sevgili takipdaşlarım
Burada yalnızca saygı duyulacak kişilerle takipleşiyorum. Sizin de öyle yaptığınızı düşünüyorum o yüzden bi dua merasimi yapalım. Şimdi sizin için edeceğim duayı aşağı yazacağım ihtiyacı olduğunu düşünen bana dua etmek şartıyla kendisini belli etsin duayı özel olarak ismen edeceğim. Sizden istediğim de bu. Müminin mümine duası makbul neticede, e benim de çok ihtiyacım var sizin de varsa buyurun: Rabbim bizi rıza-i ilahi uğruna hareket eden Muhammedî ahlakla ahlaklanan kullarından eyle. Bize dünyada da ahirette de iyilikler, güzellikler nasip et. Günahlarımızı bağışla, bizi ateş azabından koru. Rabbim bize hayırlı eş, hayırlı iş, helalinden kazanç ihsan eyle. Namazı dosdoğru kılan, zekatı veren kullarından olmayı bize nasip eyle. Rabbim bizleri efendimiz aleyhissalatuvesselamın şefaatine nail eyle. Bize bir göğüs dolusu iman ver, ver ki dünyaya meydan okuyalım.
- Bu gece günceme yazacağım. + Neyi? - Ateşten eli yanan çocuğun ateşi sevdiğini.
Oscar Wilde
Oscar Wilde
Reklam
Bana benlik katan hüzün var oldukça, Göğüs kafesime saplanan ağrıya tutunup, Yeniden dirilmeye meyilli şiirler yazacağım.
Filmimize gerçekçi bir hikaye olduğu için değil, iyi hayal edilmiş bir masal olduğu için inanılsın istiyorduk. Benim bir tutkum da kahramanların, tıpkı Kara Kitap ya da daha sonra yazacağım Benim Adım Kırmızı'da olduğu gibi kendi hikayelerini seyirciye/okuyucuya "kendileri uzun monologlarla" anlatmalarıydı.
Bir gün bir kitap yazacağım, kahramanına da senin adını vereceğim.
Hayatta silgim hep kalemimden önce bitti Çünkü kendi doğrularımı yazacağım yere… Tuttum başkalarının yanlışını sildim .
Reklam
"Bunu gece günlüğüme yazacağım. " "Neyi?" "Ateşten yananın ateşe doymadığını."
Lut So-ar'a girdiği zaman Güneş Dünya üzerinde yükseldi, diye okudum. Sonra Tanrı Sodom'a ve Gomora'ya gökten kükürt ve ateş yağdırdı; bu şehirleri yerle bir etti, ve bütün ovayı ve o şehirlerin bütün halkını ve yerde yetişen her şeyi. Oluyor işte. Her iki şehrin halkının da içleri kötüydü, herkesin malumu olduğu üzere. Dünya
520 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 6 days
Spoiler
Orhan Pamuk'un okuduğum ilk kitabıydı. Sanırım son da olacak. Olay akışı üzerinde durmayacak, karakterler üzerine yazacağım. Kitapta olayların etrafında döndüğü üç ana karakter mevcut: Kemal, Füsun ve Sibel. Bu karakterleri diğerlerine nispeten daha iyi tanıyoruz. Kemal otuz yaşında, üst sınıfa mensup, eğitimli -her ne kadar yaptıklarıyla tezat oluştursa da- bir karakter. Sibel de yine Kemal ile aynı sosyal sınıfa mensup. Füsun ise bu iki karaktere zıt olarak, alt tabakadan, lise düzeyi eğitime sahip, pek de zeki olmayan bir kız fakat güzel. Kemal Sibel ile nişanlı. Füsun Kemal'in uzaktan bir akrabası. Kemal'in Füsun'da gerçekten ne bulduğunu, neden sekiz yıl boyunca onurunu hiçe sayarak onun peşinde dolaştığını, Füsun'un bir hiç uğruna intiharından sonra onun için müze yaptırdığını ve daha nicesini asla anlamayacağım. Füsun'un güzel olduğu kitapta gözümüze sokuluyor fakat başka herhangi bir meziyeti göze çarpmıyor. Kemal'i sevdiğini de düşünmüyorum. Olur da Kemal kocasının senaryosuna para yatırır, kendisini de artist yapar diye sekiz yıl boyunca Kemal'in etrafında dolaşmasına izin verdi. Kemal apaçık şekilde kullanıldı, işinden ve arkadaş ortamından soyutlandı. Füsun ise eşinden boşanıp Kemal ile evleneceğinde bile pek çok şey talep etti: düğünün Hilton'da olması, Avrupa gezisi... Kemal ve Füsun karakterini pek gerçekçi bulamadım. Bir başka mesele de bazı konuların bıktıracak derecede tekrarlanması idi: bekaret, Avrupailik, medenilik, çağdaşlık, sevişmek... Bu ve buna benzer birkaç kelime ile "Masumiyet Müzesi" özeti yapmak mümkün sanıyorum.
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241.2k okunma
çağıltısı unutulmuş bir sevgilinin gözlerinin hatırına kaç şiir yazacağım
Sayfa 16 - Ötüken NeşriyatKitabı okuyor
kafa aptaldır, bedense zeki!
Kafa aptaldır; beden ise zeki. Bedenin yaratıcı gücünü neden daha önce öğrenmedim? Yaşım daha gençken, gerçek olanın yalnızca ihtişamlı beden olduğunu neden anlamadım? İşte hayatımın alacakaranlığında, tam da bu yüzden benden sonrakilerin eğitimi adına bu şarkıyı söylüyorum. "Bu yaştan sonra dağın tepesinde ne yapacaksınız?" "Kitabımı yazacağım." Çalışın, öğrenin, şüphesiz hepsi bir şekilde sizin parçanız olacak ancak her şeyden önemlisi, bedeninizi eğitin ve ona güvenin çünkü beden kendisini doldurmadan da her şeyi hatırlar. Bizi makinelerden ayıran yalnızca ilahi' tenimizdir; insan zekası yapay zekadan yalnızca beden sayesinde ayırt edilebilir.
Sayfa 21
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.