Küçük kıs
Ne ara bıraktım elini Yalnız küçük kızı kendi haline bıraktım Bunu nasıl yaptım Kendi yaramı kendim kanattim Günahlarımın bedeli mi ağır geldi Yoksa günah işleme arzusu muydu Tek kelime yazamamak Akması içindekiler Hem bana aksın Hem bende biriksin taşsın Beni affedebilir misin Elimi uzatsam Yeşil zeytin dalı Kırmızı gül uzatsam Tutar mısın Bana yeniden güvenebilir misin Elimi aynı korkudan kaçıp sığındığın gibi Sımsıkı tutabilir misin Arayış içindeki sulu gözlerinle Kalbimi ısıtabilir misin Saklandığın yerden çıkıp bana sarılabilir misin...
Adını koyduğun şiirin İçine bir şey yazamamak Mucize bulunmuyor her uzatmaya Olunmuyor sahip olmayana
Sayfa 188Kitabı okudu
Reklam
Anlıyorum ki uzun seneler ömrümün üç ihtirası olacak : Seni uzaktan gör­meye mahkûm olmanın acısı, kitaba doyamamak ve istediğim gibi yazamamak...
Sayfa 114
sal abi.. içinden geldiği gibi..
Her düşündüğünü, her istediğini yazamamak ne kötü şey. İçim dolu, dolu... Boşalamıyorum... Kalbimin kanıyla kalbim boğulacak gibi...
Sayfa 46 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Sana yazamamak, istediğimi yazamamak, istediğim zaman yazamamak. Beni kahreden bu aciz.
Sayfa 109 - İletişim Yayınları, Üçüncü Baskı: Aralık-1993.
Kelimeler, sessizliğin karanlığında dans ederken, yazarın ruhu kelimelerin arasında kaybolur. Yazmak isteyip yazamamak, bir bakıma bir yıldızın doğuşunu beklemek gibidir; gökyüzünün karanlık kuytularında parlamaya hazır, ancak zamanın ve cesaretin işbirliğini bekleyen bir ışık demetidir. Kelimeler, yazarın ruhunu bir gemi gibi taşır, bazen yavaşça, bazen de fırtınaların ortasında. Ancak her harf, bir denizcinin pusulası gibi, yazarı yolculuğunun sonuna götürür. Unutmayın, yazmak bir yolculuktur ve her kelime, yazarın ruhunun izlerini taşır, her cümle bir yıldızın parıltısı gibi gökyüzünde parlar.
Reklam
Tek mesele yazamamak da değil. En fenası da yazma konusundaki özgüvenimi kaybettim. Kısa süre önce yazdığım bir şeyi okuduğumda, bana hiç ilginç gelmiyor, ne demek istemişim, kendim de bulamıyorum. Sanki kirli çoraplar yere fırlatılıp atılmış da uzaktan onlara bakıyormuşum gibi bir his duyuyorum. Bunları yazarken ne kadar çok zaman ve enerji harcadığımı düşününce, yaşamaktan nefret eder hale geliyorum.
Ölümü öğrenip de yazamamak korkunç bir şey, değil mi Erdal? ... Her yazara, öldükten sonra bir sayfa yazma hakkı tanımalıydı Tanrı.
Sayfa 58 - Everest YayınlarıKitabı okudu
809 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.