A. Yılmaz Soyyer, 1960'ta doğdu. 1986 yılında AÜ İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu. Başbakanlık Devlet Arşivleri, Osmanlı Arşivi'nde uzman olarak dört yıl çalıştı. 1992 yılında doktorasını tamamladı. 1989 yılından beri Alevi-Bektaşi geleneği eksenli araştırmalar yapan Soyyer'in, 1996'da "Soyolojik Açıdan Alevi-Bektaşi Geleneği", 2002'de "Bir İdeolojinin İzdüşümü: Taliban" ve 2005'te "19. Yüzyılda Bektaşilik" adlı kitapları yayımlandı. "Çerağlar Uyanırken" yazarın ilk romanıdır.
- Fırat Çakıroğlu'na -
..Biçilen gök ekin hak mı erenler?
Bu tâlih kara mı ak mı erenler?
Yere düşen bir bayrak mı erenler?
Yeniden kapkara çağlar mı yakın?..
"Hak belki de farklı biçimde tecelli edecek, yol başka bir hânede, başka bir meydanda, başka kitaplarla gönüllere ulaşacaktı; tekkeler artık yoktu ama mektepler vardı; şeyhler, mürşitler gayrı mevcut değildiler fakat hocalar duruyordu yerlerinde; dervişler de yoktular lâkin talebeler vardı. Bak Mevlevîhâne mektep olmuştu, değişen neydi ki ikisinde de insan yetiştirilirdi. Üstelik Rabbim, babasından aldığı eğitim hilatını kızına giydirmişti. Aşk-ı Hak nesillerden nesillere böyle akıp gidecekti artık."
"Artık öğle yemeği yenilirdi. Kuşluk ve akşam olmak üzere iki vakit yemek yiyen biz Türkler de devlet dâirelerinin saatle mesâi yapmaları sebebiyle üç vakit yemeye başlamıştı"
"Bakın ben neymişim" dedim savaşta ve düğünde
Yağmur oldum, bulut oldum.
Ben Âdem'in evlâdı, ben insan soyu...
Derler ki geldiğin yer bir okyanus, kopkoyu.
İndanları anlamayı seçtim ömür boyu
Güldüm ve düşündüm..
Eserin ismine bakıldığında, sanki konusu 16. ve 17. yy.'da geçiyor hissi verse de; konu, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında yani 1925'de geçiyor. Elimizdeki bu roman, günümüzde de hala tartışılan ve Türk insanını ikiye bölen bir Cumhuriyet devrimi üzerine inşa edilmiş bir konu çerçevesinde inşa edilmiştir. Bahse konu olan devrim ise 30 Kasım 1925'te