Abbas Pirimoğlu

Abbas PirimoğluAteş ve Kadın author
Author
6.0/10
1 People
29
Reads
0
Likes
2,091
Views

Newest Abbas Pirimoğlu Quotes

You can find Newest Abbas Pirimoğlu quotes, newest Abbas Pirimoğlu book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Bediüzzaman'ın felsefe görüşünü en iyi açıklayan yer
Bu bağlamda Bediüzzaman'ın neden felsefe karşısında menfi bir tavır takındığı sorusu herhalde anlaşılmış olsa gerektir. O insani bir çabaya değil, insanın kendi eliyle kendisini mutsuz etmesine karşıdır. Zira zamanındaki felsefi akımlar insanı tek bir şeye davet etmektedir: Abesiyet.
"Gayesizlik" ve" Saçmalık", peşinen söyleyeyim ki her ikisi de benim mübalağamla itibar kazanmış ve burada ısrarla zikredilmiş kavramlar değildir. Her iki kavramda Batı düşünce tarihinin anahtar kavramlarıdır.
Reklam
Niyetin ne ise nazarın/gördüğünde odur.....
İnsanda var kılınan Ene'nin, mevcudiyetinin sebebi ve hikmeti nedir?
Allah'ın isim ve sıfatları mutlak, yani: hudutsuz; muhît, yani: her şeyi kapsayıcı olduğu için bilinmez ve hissedilmez. Bunu bir misalle daha anlaşılır kılmaya çalışalım. Şayet hep ışık olsa, hiç karanlık olmasaydı o zaman bizler ışığın varlığını fark edebilir miydik? Edemezdik. Karanlık ışığa bir hudut koyar. Burası aydınlık ışık var, burası da karanlık demek ki ışık yok deriz. Bizlerde böylece ışığın mevcudiyetini fark ederiz. Her yer Allah'ın isim ve sıfatlarının tecelligâhı olduğu için insan bunu fark edemez. Fark etmesi için bir sınır ve bir hudut bulunması gerekmektedir. Lakin bu hudut ve sınır yoktur. Çünkü Allah'ın isim ve sıfatları şeriksiz, hudutsuz ve sınırsızdır. O zaman ne olacaktır? Olacak olan şudur: Farazi ve vehmi bir sınır ihdas olunacaktır ki O'nun isim ve sıfatları anlaşılabilsin. İşte gerçekte olmayan fakat olduğu sanılan bu sınırı yapacak olan enaniyettir... Sınır enaniyet ile çizilecektir. Tıpkı ışığı kavramak olayında olduğu gibi!
“Ene" "vâhid-i kıyâsî"dir. Yani: ölçü birimi...
Ben nedir? Descartes: Akıl ile bilendir; Hume: tecrübe ile bilendir; Kant: tecrübesini aklı ile şekillendirendir... Peki bilen nedir?.. Cevap yok. Nietzsche bütün bu cevapları elinin tersiyle iter. Çünkü onun nezdinde tür olarak insana atfedilen özelliklerle Ben'in tanımlanması mümkün değildir. O, evvelemirde insanları kategorilere ayırmak suretiyle ele alır. Sürü insan dediği sıradan insanı daha işin başında eler ve hiç hesaba dâhil etmez. Yani sıradan insanın bir Ben'e sahip olmak hakkı yoktur.
Reklam
Efendimiz Hazretlerine de olan budur. O seçilmiş bir kuldur. Merhum Mevdudi'nin ifadesiyle “vehbi” ilme kavuşmanın zamanı gelmiştir. Vehbi; yani: bağışlanan ilim... Ya öncesi: Efendimizin “Hıra” aşaması onun kesbi ilminin bir neticesi. Kesbî yani kazanılan ilim... İnsanî sınırlar içerisinde elde edilebilecek olan ilim. İşte bu bağlamda "Hira" aşaması bir köprüdür. Her “Hıra” insanın geçmesi gereken bir köprü! Aklî melekelerle bu köprüye gelirsin... Tefekkür edersin; tabiatı seyreder müşahede edersin; sonrada murakabede bulunur ve teslim olursun. Neye? Efendimize gönderilene... Yani: Vahye.
.., tarih boyunca hiçbir inkarcı mutlak "yok dememiş", sadece nefsini ilahlaştırırken yaptığını aklileştirmeye çalışmıştır.
Yunanda da var-oluş suçludur. Ancak onların Hıristiyanlardan farkı suçun insan da değil tanrılarda olmasıdır. Hıristiyanlık ise bunu tersine çevirmiş ve var-oluşun suçunu insana yüklemiştir. Var-oluştaki kabahatin taşıyıcısı insandır. Böylece Hıristiyanlıkta Tanrı ceza landıran tanrıdır. Hatta insanların bu sorumluluğu nedeniyledir ki tanrı kefaret olarak kendini-oğlunu- çarmıha gererek ölümü tatmıştır(!)
"Eğer şükreder ve iman ederseniz" (Nisa 147) ayetindeki inceliğe kısaca temas ettim. Ayette önce şükretmekten sonrada iman etmekten söz edilmektedir. İnsan önce varlığı görecek, nimetleri tadacak ki evvela "şükür" kıvamına gelsin ve akabinde nimetin sahibine iman etsin. İşte imanın ana formülü. Ama kibir sebebiyle şükretmez "ben” davasını güderse haliyle iman etmez.
25 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.