Ben yine hem yürek burkan hem de içimi sıcacık yapan bir kitap okudum. Aşkın, sevginin ve dostluğun başından sonuna kadar kendini hissettirdiğini söyleyebilirim. Evet, bu kitap Güzel ve Çirkin'i yeniden yaşattı. Hem de öyle güzel ve yoğundu ki sonuna kadar izliyor edasıyla okudum.
Ambrose, okulun en çekici ve güçlüsüydü. Yakışıklı olmasıyla ve fiziğiyle olağanüstü etkileyici yapıya sahipti. Onun tersine Fern ise sıradan ve kendini güzel bulmayan bir kızdı. Ona aşık ama aralarında bir şeyler olmasının sadece hayalden ibaret kalacağını biliyordu. Ta ki hayatları tersyüz olana kadar. Ambrose, birlikte savaşa gittiği dört arkadaşını geri getirememişti. Kendisi de eski haliyle dönememişti. Hem yaralı hem de suçluluk duygusuyla savaşması gerekiyordu. Tüm bunlara rağmen aşk yeniden doğması için tüm ağlarını örecekti.
Kitapta sadece iki karakterden değil asıl dostluğunu çok sevdiğim ve beni en hüzünlendiren Bailey'den de bahsediyor. Bu üçlü kesinlikle mükemmeldi. Çok ama çok severek okudum. Gerek Ambrose'nin verdiği savaş, gerekse Fern'in sevdikleri için yaptıkları çok duygusaldı. Ben okurken etkilendim. Duygusal olarak beni aldı götürdü. Sizlere de kesinlikle tavsiye ederim. Ve tanışmakta geç kalmayın derim.