1913’de Oswestry, Shopshire’da doğdu. Oxford’da St. Hilda’s College’da İngiliz edebiyatı okudu. İlk kitabı Some Tame Gazelle 1950’de yayımlandı. Ünlü şair Philip Larkin ve kraliyet eleştirmeni Lord David Cecil tarafından ‘değeri bilinmemiş yazar’ olarak nitelenen Barbara Pym, 1980’de öldü. Başlıca kitapları; Excellent Women (1952), Jane and Prudence (1953), Less Than Angels(1955), A Glassof Blessings (1958), No Fond Return of Love (1961), Quartet in Autumn (1977), The Sweet Dove Died (1978), A Few Greens Leaves (1980), An Unsuitable Attachment (1982), Crampton Hodnet (1985), An Academic Question (1986), Civil To Strangers (1988).
Şair Philip Larkin ve eleştirmen Lord David Cecil tarafından " yirminci yüzyılın en ihmal edilmiş ve değeri bilinmemiş" yazarı olarak nitelendirilen Barbara Pym, " yirminci yüzyılın Jane Austen'ı" olarak da anılıyor.
Bir Kadeh Nimet'in baş karakteri Wilmet, Londra'da yaşar.Bir bürokrat ile evlidir.Şıktır, bakımlıdır.Anglikan kilisesinin etkisinde huzurlu bir yaşamı vardır.Yakın arkadaşının kardeşi olan Piers, ona bambaşka dünyaların kapılarını açar.Piers toplum değerlerini çok da önemsemeyen, aykırı bir kişiliktir.
Bir Kadeh Nimet'te büyük büyük olaylar olmaz.Sıkıcı bile gelebilir pek çok kişiye.
Wilmet'in kendini keşfedişi, kayınvalidesi Sybil'in sıra dışı karakteri ilginçti.Barbara Pym okumaya devam.
Bir Kadeh NimetBarbara Pym · İletişim Yayınları · 20035 okunma
“İngiliz yazar Barbara Pym’in Türkçe’deki ikinci romanı. İlk romanı “Kusursuz Kadınlar” gibi, bu romanında da kadın dünyasını anlatıyor, Barbara Pym. Aklıbaşında, muhafazakâr görünümlü, yaşadığı kırık bir aşk ilişkisinin ardından kendini biraz salmış bir teyze, onunla birlikte kalmaya gelen yeğeni genç bir kız ve teyzenin bir konferansta tanışıp ilgi duyduğu evli bir akademisyen arasında geçen ironi yüklü üçlü bir gönül macerası. Barbara Pym, sakin hayatlarında fırtınalı duygularla savrulan ve de aşklarının karşılığını bulamayan insanları kendine özgü mizahi üslûbuyla anlatıyor.”
“ Bazı erkeklerde yanlış kadın seçme alışkanlığı vardır dedi Dulcie düşünceli bir sesle. Herhalde bilinçaltında kendileri için uygun olanı istemiyorlar. Nişanlılıklarının ilk dönemlerinde Maurice’in ona çok iyi olduğunu ekmek gibi kutsal olduğunu söylediğini hatırlıyordu, ama kim sürekli ekmek isterdi ki? Aynı benzetme üzerinde yoğunlaşarak, Marjorie’nin hemen kendini belli eden süslü bir kek ya da bu yaş pastaya benzediğini düşündü, insan hemen bir lokma almak ister, ama sonra hepsini bitiremezdi.”
Eski basım kitapları sevdiğim için gözü kapalı almama rağmen içeriğinin bana göre olmadığını anladım.Yarım bırakmadım elbette ama tam olarak neyi anlattığını bile algılayamadım.Belki okumak için zaman uygun değildi bilmiyorum ama içeriğinde ki karmaşık ilişkiler,ikili diyaloglar ve karakterlerin düşünceleri derken kitap bitti sonunda ne oldu onu dahi anlamadım..
Çok kolay okunan 1950 Londra’sında yaşayan rahip kızı bekar Mildred ‘ in hikayesi. Eğlenceli. Fakat kadınları gruplaştırmış bence , evlenenler ve evlenmiycekler olarak. Sonu biraz kabimi kırdı.