Burak Turna

7.1/10
2,080 People
10.2k
Reads
152
Likes
12.8k
Views

Burak Turna Quotes

You can find Burak Turna quotes, Burak Turna book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
1. Bölüm: SAVAŞ BAŞLIYOR
Karanlık, doğanın örtüsü haline gelmişti. Sessizliğin içinde, böcek çığlıkları bile duyulmuyordu. Irak'ın dağlık kuzey bölgesinin sınırındaydı burası. Çölün sona erdiği topraklarda düzlükler ve yükseltiler birbirine karışmaya başlıyordu, ufuk çizgisindeki dağlık alan karanlığın içinde ancak bir bölge olarak beliriyordu.
Onlarca Apache helikopteri makineli tüfek ve uçaksavar ateşi ile yaralanmıştı ve tamir edilmeleri gerekiyordu. Kimse çatışmanın ne kadar kızıştığını fark edememişti. Şehitler ve yaralılar dışında...
Reklam
"1. Süvari Tümeni bütün unsurları ile Suriye topraklarına girdi ve iki gün içerisinde Fırat nehrini geçerek Türk sınırına doğru hareketlenecek. Sanırım yarına Hatay yakınlarına varacaktır."
Aziz Şehitlerimiz:(
"Komutanım..." "Sus Hakan, seni burada bırakamazdım. Kalkıp gelmem gerektiğini hissettim, senden sonra telefonu kapatır kapatmaz yola çıktık." "Komutanım, kendimi çok garip hissediyorum." "Ben de Hakan. Karşımızda aynı silahlara sahip bizden üç kat kalabalık bir düşman var." "Birazdan karşı karşıya geleceğiz komutanım. Sadece süngülerimiz ve bedenlerimiz." "Yüzyıllar öncesindeki gibi." "Evet komutanım." "Artık konuşma. Vazifelerini yerine getir ve helalleşelim. Nedense içim çok rahat." "Benim de komutanım." "Buradaki şehitlerin ruhu bizi yalnız bırakmaz." "Sanki... Sanki burada gibiler."
Sayfa 197Kitabı okudu
23 Mayıs 2007-Saat:01.40
Telsizden gelen sesler dayanılacak gibi değildi. Tugay komutanı ve subaylar toplantılarını yaptıkları portatif masanın başında çaresizlik içinde, az ötelerinde devam eden korkunç mücadelenin seslerini dinlemek zorundaydı. Çatışmaya giren askerlerin hiçbirisi karargâhtan yardım istememiş ya da başka bir amaçla iletişim kurmamıştı. Orada kendi kaderleriyle baş başa olduklarının bilincindeydiler ve karargâh personelinin kulaklarıyla şahit olduğu bir dövüşün içinde ölüyorlardı yavaş yavaş.
"Hep beraber izli mermilerin kaynaklarına ateş açacağız çocuklar. Roketleri helikopter sesi gelen tarafa gönderin, gölge görürseniz ona doğru ateş edin. İlk ateşten sonra serbestsiniz çocuklarım, Allah ne verdiyse. Ben direnen askerlerimin yanına koşacağım, beni korumaya çalışmadan o pisliklere ateş edin." "Emredersin komutanım!" diye karşılık verdiler.
Reklam
İşte Türk Askeri
"Çocuklarım, biz buradan sağ çıkamayız, isteyen varsa hemen kamyona atlayıp karargâha dönsün. Bu vebali üzerime alamam." Askerlerin gözleri doldu, kimseden ses çıkmıyordu. Helikopterlerin sesleri artmaya başlamıştı. Birazdan oradaki ufacık direniş cebine roketleri yollayıp işi bitireceklerdi. "Olmaz komutanım!" diye haykırdı erlerden birisi. Diğerleri de ona katıldı, gözlerinde umut yoktu ama çelik gibi bakıyorlardı komutanlarına. Hepsi silahlarının emniyetini kapatıp tetiklerini seriye ayarlardı. Beş tane makineli tüfekleri vardı. İki askerde roketatarı kullanacaktı.
Offf:(
Patlayan roket herkesi öldürmüştü. Hakkı Bey, parçalanan bacaklarına baktı, ikisi de yerinde değildi. Gülümsedi, silahını çekip birkaç mermi sıktı yaklaşan askerlere. Koca bir çelik kütle alnına çarptı, sonrasında derin bir uyuşukluk kapladı bedenini. Toprağa bakıyordu gözleri, ağzının içi taş parçaları ile dolmuştu. Hissediyordu, başlarına toplanmışlardı ve dikkatle etrafı arıyorlar, ölü Türk askerlerinin üzerine kurşun sıkıyorlardı. Sıra Yüzbaşı'ya geldiğinde durdular, yaşadığını fark etmişlerdi, tek bir patlama sesi duyuldu.
Etrafta koşturan askerler, bağıran yaralıların yüzlerindeki ifade, yerde yatan şehitlerin görüntüsü...
Çünkü onlar Türk Askeri
Türk Ordusu çok başarılı bir biçimde karşı koyuyordu. Karşılarında başka bir ordu olsa çoktan onu yok etmişlerdi.
Sayfa 142Kitabı okudu
611 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.