Burası yeri değil, ama münasebet düşmüşken söyle-
yelim: Çiftçiye, zanaatkâra, esnafa, yani avamdan halka,
"Sizin için kitap okumak haramdır" diye sanki birileri bir
fetva vermiş gibi asla okumazlar. Bakarlarsa şöyle bir gazeteye bakar ve atarlar. Onlara göre okumak ya öğrencilerin ya da öğretmenlerin işidir.
Oysa gerçek daha da acıdır. Ne günlere kaldık ki ma-
alesef öğretmenler bile artık okumuyorlar. Mektep bitince okuma işi de bitmiştir. Bu acı tesbiti bir öğretmen olarak hem gözlemlerime hem de duyduklarıma istinaden yapıyorum.
''Napolyon bir savaşı kazanmak için üç şeye ihtiyaç vardır: Para, para, para' dermiş. Bende bugün bizim adam olmamız için üç şeye ihtiyaç vardır diyorum: Okumak, okumak, okumak''
Eskiler bu tanıyıp bilmeye "marifet" derlerdi. "Marifet"in meyvesi ise "muhabbet"tir. Muhabbet ise engin bir mutluluk ve sonsuz bir istifade ve yararlanmadır.
Okumak insana güven, huzur ve sükûn verir, karakter ve kişilik kazandırır, ahlâkını yüceltir, öğrendiği değerleri hayata yansıtır ve kuru yük olmaktan, faydasız olmaktan kurtarır.
Okuyarak olayların ve gelişmelerin iç yüzünü öğrenen, hakikatini bilen bir kişinin, öncelikle kendisine olan özgüvenini artırır. Hayatla alakalı problemleri ve onların çözümlerini kitaptan okuyan biri, bir çocuk bile olsa, kendi hayatında benzer bir problemle karşılaştığında, "Ben bunun çözümünü biliyorum" der.
Bu cesaret onu hayatın problemleri karşısında aciz bırakmaz.