Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Doğu Ergil

Doğu ErgilSokak Felsefesi yazarı
Yazar
5.7/10
17 Kişi
67
Okunma
8
Beğeni
3.297
Görüntülenme

Doğu Ergil Sözleri ve Alıntıları

Doğu Ergil sözleri ve alıntılarını, Doğu Ergil kitap alıntılarını, Doğu Ergil en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sonra ayrılık duygusunu yaratan birkaç etmene değiniyorlar: ''Türk-Kürt düşmanlığı olmamıştır. Bugün de yoktur. Yönetim-Kürt çatışması vardır. Hep de böyle olmuştur. Örneğin, Şeyh Sait İsyanının çeşitli nedenleri vardır ama, bir nedeni de, merkezi otoritenin, etnisiteler-üstü konumu terkedip, milliyetçi bir ideolojiyi benimsemiş olmasıdır. Kürtler, kendilerini dışlanmış hissetmişlerdir.'' Bu ilginç bir iddiadır. Daha çok, tarihi, bugünden geriye doğru okumanın bir örneğidir. Ama, bugünkü duygu ve düşünce iklimini yansıtması bakımından yararlıdır. Yörede beklenen, devletin, kapsayıcı, içselleştirici, etnisiteler, inançlar ve sosyal kesitler arasında taraf tutmayan ve halkın/yörenin ihtiyaçlarına/özelliklerine duyarlı olmasıdır.
Sayfa 118 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Etnik çatışmaların kısa sürede yerel olaylar olmaktan çıkıp, uluslararası anlaşmazlıklara dönüşmesi sık görülen bir olgudur. Eski Sovyetler Birliği ve eski Yugoslavya, dağıldıklarından sonra bu ülkelerin toprakları, etnik çatışmaların 'savaş alanı' olmuşlardır. Eski SSCB'ni oluşturan 23 ülkenin ortak sınırı vardı. Bugün, bunlardan yirmisi anlaşmazlık konusudur.
Sayfa 146 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Artık günümüzde etnik şiddetin, dünya düzeni açısından ikinci derecede bir tehdit olduğunu söylemek mümkün değildir. Nitekim, gerek AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) gerek BAB (Batı Avrupa Birliği), gerekse NATO, tehdit algılamasında etnik çatışmaları, yani devlet-içi şiddeti, birinci derecede güvenlik riski olarak değerlendirmektedirler. Savunma anlayışlarını da bu eksene oturtmaya çalışmaktadırlar.
Sayfa 146 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Bir başka olay da Bismil'de çalışan tütün işçileri. Kulp'lu oldukları için işten çıkarılıp, geri gönderiliyorlar. Söz konusu insanların tokken daha az zararlı ve radikal olabilecekleri düşünülmüyor!.. Yetkililerin pek önemsemedikleri bu konuda, yöre insanları şu soruyu soruyorlar: ''Avrupa'da sınırlar kalkarken, biz ülkemizde, kendi aramızda niçin yeni sınırlar yaratıyoruz?'' Acaba bu soruya verebilecek tek yanıt (şimdiye kadar olduğu gibi), ''yörede asayişsizlik var'' mı olmalı? Bu yanıt, sorunların çözümü için gerekli yaratıcılığı içinde barındırıyor mu?
Sayfa 122 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
İspanya, bir ulusun değil, bir coğrafyanın adıdır. İspanyol ırkı veya etnisitesi diye bir olgu yoktur. İspanya, İber Yarımadasında var olan çeşitli etnik ve din kümelerinin, beyliklerin ve devletlerin, çatışa uzlaşa yarattıkları birliğin adıdır. Siyasi bir konstrüksiyondur. Bugün İspanyol Anayasası'nın üçüncü maddesi (fıkralar halinde) şöyledir: 1. ''Kastilyaca, devletin resmi dilidir. Bütün İspanyol'ların onu bilme görevi ve kullanma hakkı vardır. 2. Diğer İspanyol dilleri de, kullandıkları Özerk (otonom) Topluluklarda, yasal statüleri gereği resmi olacaklardır. 3. Farklı dillerin çeşitliliğinin sunduğu zenginlik, İspanya'nın özellikle saygı duyulacak ve korunacak kültürel mirasıdır.
Sayfa 151 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Terörizm bir asayiş sorunudur. Asgari hedefi, siyasal iktidarı (yönetimi) etkilemek, yönlendirmek; azami hedefi, geniş kitleler üzerinde Psikolojik (korku) baskı oluşturarak rejimi etkilemek ya da değiştirmektir. Terörist örgütlerin gücü, çoğu zaman buna yetmez. Bu gerçek ortadayken, kuruluş amacı ve görevi başka ülkelerin ordularının tehdidi altına girebilecek olan ulusu ve ülke bütünlüğünü savunmak olan orduyu, terörizmle mücadeleye sokmak, stratejik bir hatadır.
Sayfa 139 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Reklam
PKK, söz konusu örgütlenmenin sadece bir koluydu. Ortaya çıktığında, karşısında KUK (Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları) gibi halka daha yakın başka örgütler vardı. Bu nedenle, PKK, ile tüm diğer örgütler, ama özellikle bu örgüt arasında, yoğun bir çatışma yaşandı. Birbirlerini ''hain'', ''kı0lkırtıcı ajan'' gibi sıfatlarla suçladılar. Suçladıkları insanları acımasızca katletmekte kalmadılar; klasik feodalizmin bölümlenmiş yapısının bir devamı olan kan davası geleneğine benzer bir biçimde, onların çocuklarını da ''ileride ajan olur!'' düşüncesiyle öldürdüler.
Sayfa 134 - Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, 1. Baskı, Mart 2008, İstanbulKitabı okudu
Neden devlet, demokratik ülkelerde olduğu gibi bir hizmet kurumu değildir de her şeyin üzerinde kaderimizi belirleyen bir hükümrandır? Sanırım bunun yanıtı tarihimizde ve ekonomik yapımızda yatmaktadır.
"Devlet sahip çıkmadı" ithamı çok yanlış. Şu yaşa gelmiş öğrenmemişsiniz: Devlet sahip çıkmaz, sahip olur! #Deprem için attığı twittidir
Sorunlarını çözmekte zorlanan toplumlar, genellikle suçu "dış mihrakların" üzerine atarlar.
323 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.