Paris, Marx açısından Engels ile kurulacak yakın bir dostluğun temellerinin atıldığı ve ömür boyu sürecek bir ortaklığın kurulduğu yer olması açısından da önemliydi.
Ona göre fakirleri, hastaları, zayıfları ve sefilleri korumaya çalışarak cesaret, enerji, tutku, iktidar iradesi gibi erdemlere rağbet etmemesi hatta onlara hınç duymasıyla Hristiyanlık, her çeşit çöküş ve gerilemenin kaynağını oluşturur.
"Nietzsche'ye göre filozoflar akla daima metafizik dünyanın bir parçası olarak inanmışlardır. Bu suretle Batı uygarlığı entelektüel bir tavır sergilemiş, yaşama içgüdüsünü göz ardı etmiş, düalist bir dünya görüşü benimsemiştir. Bu ise duygu ve içgüdülerden soyutlanmış aklın yüceltilmesine ve onun diğer yetilerin bastırılma aracı olarak kullanılmasına neden olmuştur."
"Nietzsche'ye göre filozof, sistem özlemine, het türlü dogmatik bütünleştirme istencine karşı çıkarak bakış açılarının değişimini gözden kaçırmayan bir deneme insanı olmak durumundadır."