Siyah elbisemi giydim ve saçlarımı açık bıraktım.
Tam kapıdan çıkarken İrem kafasını yastıktan kaldırarak,
"Azra,nereye?"
"Çişe İrem, gelicek misin?"
"Hıı."
Ofladım. "Tuvalete gidiyorum."
"Tamam." diyip gözlerini kapattı. Harbi salak bu kız, uyurken mallaşıyor. İnsan bir sorar bu kıyafetlerle ne tuvaleti diye...
Ona sarılmanın nasıl bir şey olduğunu tatmıştım ve bende bıraktığı izlenim tüm duygularımı karmakarışık hale getirmişti. Ufak bir sarılmayla bu şekilde sarsıldıysam, her an yanımda olması benim için fazlasıyla tehlikeliydi.
Senin güçsüz ve küçük bir kız çocuğu dediğinin bana sevmeyi öğretmeye gücü varmış demek ki, şimdi de benim o küçük kızı sevmeye ve O’nu büyütmeye ihtiyacım var. Benim sana ve senin gülüşüne ihtiyacım var güzelim
"Artık sabahım olsana sen benim."
Yutkundum.
"Gözlerimi açtığımda ilk uyandığımdın ya, daim olsana artık. Uyurken kokun kokuma karışsın. Uyandığımda gözlerimi seninle açayım."
"Sabahım ol sevgilim. Ömrümün bir diğer yarısı ol. Hayatım ol. Karım ol..."
"Ben gerçekten üzgünüm. Özür dilerim Aslı."
"Ve sana konuşmayınca daha sevimlisin demiştim ya, kesinlikle yanlış. Senin konuşmanı seviyorum. Bunları başka zaman olsa söylemezdim ama söyleyeceğim, ben ilklerimi sende yaşıyorum Aslı."
Şaşkınlık dolu bir ifadeyle ona baktım ~İlkler?
Rahatsız bir tavır takındı. "İlk defa birinden özür diledim ve... ilk defa... sen yanımda uyurken kabus görmedim..."