Cahil bir ulusun üç özelliği vardır: Bilimden nefret eder ama teknolojisini över. Sanattan nefret eder ama kültürünü över. Kadının çalışmasından nefret eder ama anneliği över. Yani cahil toplum, kestiği ağacın meyvesine aşıktır. (S:134)
Bir taht! Son derece gösterişli bir taht ve o tahtta oturan bir soytarı. İşte heykel buydu. Kim kral tahtında oturan bir soytarı heykeli yapar ki; mesaj neydi? Siyasilere mi göndermeydi? Yoksa dünyanın adaletsizliğine mi? Bunu bilmiyordum ve bildiğim tek şey, hayatta ilk kez sanattan zevk almanın ne olduğunu anlamış olmamdı.Demek sanatsal zevk böyle bir şeydi.
Cansız bir cisimden canlılığın yegane göstergesi olan duygulara uzanan bir köprüydü sanat, bazen cansız kağıdın üzerine cansız mürekkep parçaları sizi ağlatır, bazen cansız tuvalin üzerine sürülen cansız boyalar sizi heyecanlandırırdı. Peki bu cansız taş yığını, hayatta beni insan yapan hangi öğemi harekete geçirmişti: