Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Fuat Aydın

Fuat AydınYahudilik yazarı
Yazar
Çevirmen
Editör
8.0/10
17 Kişi
65
Okunma
19
Beğeni
2.455
Görüntülenme

Fuat Aydın Sözleri ve Alıntıları

Fuat Aydın sözleri ve alıntılarını, Fuat Aydın kitap alıntılarını, Fuat Aydın en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Luka, Saul'un Hıristiyan oluşunun hemen arkasından Şam' da Hıristiyanlığı tebliğe başladığını söyler. Bu tebliği üzerine Yahudilerden bir kısmı onu öldürmeyi planlarlar, bu yüzden oradan kaçmak zorunda kalır. Şam'dan ayrılan Saul, İsa'nın ölümünden kısa bir süre sonra Kudüs'e geri dönmüş ve156 oradaki cemaat (kilise) liderleriyle ilişki kurmayı denemiş olduğunu Luka Elçilerin İşleri'inde (9/19, 30) anlatır. Ancak Pavlus, kendi mektubunda Hıristiyan oluşu157 sonrasını Luka'dan farklı anlatır. Hıristiyan olduktan sonra Kudüs yerine Arabistan'a158 giden Pavlus, daha sonra Şam'a döner. Burada, Kral Aretas'ın valisinin kendisini yakalamak için tedbir alıp, kapılara adamlar koyunca pencereden küfe içinde sarkıtılarak oradan kaçmak zorunda bırakılır (Kor. il 11/32). Hıristiyan olduktan üç yıl sonra Kudüs'e gittiğini anlatır (Gal. 1/17-19)159. inananlar, Kudüs'e Kifas'la tanışmak için gelen Pavlus'dan önceki davranışlarından dolayı korkuyorlardı (Elç. İşi. 9/26). Barnaba onu götürüp havarilerle tanıştırdı160. Burada on beş gün kaldı; Petrus ve Yakup'tan başka kimseyi göremedi (Gaf. 1/18). Kudüs'teki vaazlarından ve tartışmalarndan rahatsız olan Yahudilerin onu öldürmeyi planlamaları üzerine "kardeşler", onu Kayseriye'ye indirip Tarsus'a yolladılar (Elç. İşi., 9/28-30).
Pavlus güçlü ve sistematik bir zekaya sahiptir, ancak onun öğretisi felsefi mülahazalarla dolu değildir. insanlara ulaştırmaya çalıştığı şey bir doktrin değil, bir Müjde'dir/İncil'dir. Mektuplarının esas konusu, kendi tecrübeleri nden çıkardıklarından hareketle, insanları ölümden ve yok olmaktan kurtarmak, başını ikinci Adem denilen Mesih'in oluşturduğu yeni bir varlığın, yeni insanlığın üyeleri yapmaktı. Bunlar onu dini iddialarıydı.
Sayfa 121Kitabı okudu
Reklam
Vaftiz, Pavlus'a göre onun asli görevi değildir. Misyonunda ikincil bir yere sahiptir. Çünkü, Mesih onu vaftiz etmek için değil, İncil'i insanlara bildirmek için göndermiştir. Vaftize ikincil bir yer verme sebeplerinden bir diğeri ise, onda sembolik olarak yeniden yaşanan olayların gerçekliğinin imanla bilinir olmasıdır. Bu yüzden de iman, her şeyden önce gelir. ( İman olmaksızın vaftiz kullanışsızdır. )
Sayfa 251Kitabı okudu
Pavlus'un kabul ettiği ve başkalarının da kabul etmesini istediği şey, Mesih'in çarmıha gerilişine, dirilişine ve bu olayların insanlık için olan sonuçlarına imandır. Bu şekildeki bir iman anlayışı, Pavlus'un inançlarının, tebliğinin ve öğretisinin en önemli kısmını oluşturur: "Şöyle ki, İsa Rabb'dir diye ağzınla ikrar edersen ve Tanrı'nın onu ölülerden kıyam ettirdiğine yüreğinle iman edersen kurtulacaksın"
Sayfa 134Kitabı okudu
Nasıl yorumlanırsa yorumlansın, Pavlus bazen söylediklerinin kendi sözleri değil, Mesih'in sözleri olduğunu ifade eder. Ancak, .onun bu tarz ifadelerini illa da kendisine bu sözleri, Mesih'in vahiyle bildirdiği şeklinde anlamak yerine, ilk dönem geleneğini aldığı kaynağı, İsa Mesih'e atfetmesi şeklinde anlaşılabilir. Fakat bazen, Mesih'in kendi aracılığıyla konuşmasını kendi söylediklerinin doğruluğuna delil olarak da zikreder.Kendisinin söyledikleri sıradan insanların sözü olmayıp Tanrı sözüdür (Sel. I 2/13). Tanrı'nın Ruh'u tarafından vahyedilen ve Mesih'in gerçek düşüncesi olan Kurtuluş planı, kendisine insan müdahalesi olmaksızın Tanrı tarafından ifşa edilmiştir.
Sayfa 125Kitabı okudu
Ferisi Yahudi olan Pavlus, İsa Mesih'e imanla aklanabileceğinin kendisine vahyedildiğinde, derin bir içsel değişim yaşar. Yahudi eziyetçi, İsa Mesih'e imanla aklanma mesajını tebliğ eden bir Hıristiyan haline gelir. Yasa'nın yükledikleri ve bunları yerine getirmeye yönelik sonuç vermeyecek çabalar, haç üzerinde masum İsa'nın vahşice ölümünün hatırası ya da Mesih'in takibata uğrayan bağlılarının örnek davranışı gibi psikolojik faktörler, Pavlus'un Hıristiyan oluşunu yeterince açıklayamamasına rağmen, bunlardan birincisi, Pavlus'un Hıristiyan oluşuna dair yorumun temelini oluşturur. Nietzche'nin yaklaşımı bu tür yorumlara yol açmıştır. Nietzche, Pavlus'un Hıristiyan oluşunu, onun güç hırsına atfeder. Pavlus bu güç hırsını, nihai olarak Yasa boyunduruğunu atmayla ve daha evvelce gizli olan düşmanlığını göstererek tatmin eder.
Reklam
Şu halde tarihsel olarak kesin olmasa bile Pavlus, ilk büyüme çağını, tabilerinin, inançla değil fakat gerçekleştirilen sembolik ayinlerle kendisiyle birleştikleri ölen - dirilen tanrının aracılığı ya da şefaatiyle gerçekleşen kurtuluş düşüncesiyle dolu bir çevrede geçirdi.
"Yahudiliğin Hıristiyanlığa bakışının yansıdığı metin Talmud'dur. Talmud, Hıristiyanları heretik anlamına gelen minim olarak isimlendirir. İncillerine ise, boş sahifeler anlamına gelen gilliyon adı verilir."
Sayfa 161
İman, insanlık tarihinde Mesih'in Rabbliğinin farklı oluşunun farkında olmaktır. Bu farkındalık, Pavlus'un ifadesinin, "ve artık ben yaşamıyorum, fakat Mesih bende yaşıyor; ve şimdi bedende yaşadığım hayatı, beni seven ve benim uğruma kendisini teslim eden Tanrı'nın Oğlu'na olan imanla yaşıyorum (Gaf. 2/20)", temelini oluşturur. Bu tecrübenin temeli, Mesih'de Tanrı'yla yeni bir birleşmedir.
Sayfa 133Kitabı okudu
Pavlus'a göre iman, yalnızca Tanrı'nın ve Mesih'in sözüne aklın ulaşması değil, insanı bütünüyle Mesih'e itaatkar hale getirmek için, düşünceyi mahkum eden bütün bir yön değişimidir (Kor. il 10/5). Bu şekilde, inanan yalnızca düşüncesinin bağımsız olduğunu reddetmekle kalmaz, aynı zamanda, kendisinin merkezde yer aldığı şeklindeki düşünceyi de kesin olarak reddeder.
Reklam
İmanın temel kaynağı, İncil tebliğcilerinin tanıklığıdır. Elçilerin tebliğ ettikleri gerçekte, Mesih'in ve nihai olarak da Tanrı'nın sözüdür. Bu yüzden de elçilerin tebliği olmaksızın iman gerçekleşmez. Bu tecrübe, İncilin ya da Mesih ve onun kurtarıcı rolü hakkındaki sözünü işitmeyle başlar. Bu işitmenin sonuçları "Mesih'in Rab" olduğuna zihnin razı olmasıdır. Bu tecrübe Mesih'de Tanrı'ya bütünüyle teslimiyetle son bulur• Geri kalan bütün ifadeler, yalnızca Mesih'in Rab'liğinin doğruluğunu kanıtlama ve geliştirme hizmeti görürler.
Sayfa 129Kitabı okudu
Yahudilikte olduğu gibi, Pavlus için de Tanrı Baba'dır. O, bu kavramı Eski Ahit'ten alır. Eski Ahit'ten Tanrı'nın, İsrail halkının Baba'sı olması düşüncesini alan Pavlus, onu daha ileri götürür• Tan rı, Mesih'in babasıdır; o da O'nun oğlu• Özel bir anlamda ise Tanrı, bütün Hıristiyanların babasıdır; Hıristiyanlar evlatlık edinme suretiyle O'nun oğulları olmuşlardır• Hıristiyan cemaatinin Tanrı'yla ilişkilerinin yakınlığını "Baba'mız" kavramıyla ifade eder; " ... bizi sevmiş olup lütfuyla bize sonsuz cesaret ve sağlam bir umut vermiş olan Baba'mız Tanrı . . . " (Sel. il 2/1)• Herkes yaratılış itibariyle ondan olmakla birlikte yalnızca Ruh'tan yeni doğanlar, şimdi sahip oldukları özgürlük ve görkemli kaderlerinde O'nun çocukları (Roma. 8/16) ve oğullarıdır (Ga/. 4/6)
Sayfa 176Kitabı okudu
Ruh gelecekteki yüceliği, şimdiye çeken bir güç olduğu gibi, iman da, şimdiki kurtuluş gücüdür ve kurtuluşun gelecekte gerçekleşmesini bekleme hususunda bizi sabırsızlandırır43• İman, Mesih'le ölüp ve onunla dirilişle başlayan yeni hayata girmek için, şarttır. Ancak bununla Mesih tarafından vaadilmiş olanın, tam olarak kazanılmış olduğu anlamına gelmez. Bunun için ayrıca çaba gerekmektedir. Yani iman, vaad edilene ulaşmada gerekli ancak yeterli şart değildir (Fi/ip. 3/7-17)
Sayfa 130Kitabı okudu
Pavlus'un Hıristiyan oluşu için ihtida tabirini kullanmak, onu doğru anlamada bir takım zorluklara yol açar. Mesela, bu kavramın kullanılması, Pavlus'un Yahudiliği bırakarak Hıristiyan olduğu anlamına gelir ki, böyle bir şey söz konusu değildir. Zira, Pavlus'un zamanındaki Hıristiyanlar, kendi konumlarını iki farklı din olarak algılamıyorlardı. Bu yüzden de Pavlus, kendisini Yahudilikten ayrılmış biri olarak değil, diğer milletlere elçi olarak görevlendirilen bir Yahudi olarak görüyordu.
. Yahudiler Tanrı'yı ne yaptığına göre, Yunanlılar ise O'nun tabiatı ve ne olduğuna dair düşünce yürütüyorlardı. Tanrısal olanla insani olanın esas olarak çok da birbirlerinden ayrı şeyler olmadığını veya Tanrı'yı saf bir varlık ya da birini diğerini hatırlatan şekil olarak gören bir gelenek bile oluşmuştu. Bu yüzden de yarı-tanrılar, tanrısal-insanlar ve ölümünden sonra ya da önce tanrılaştırılan imparator gibi şahsiyetler de vardı.
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.