Ne yöne koşsan bitmiyor bu büyük kafes, bir türlü içinden çıkamıyorsun. Onlarca insan ölüyor, onlarca hayvan ölüyor. İnsanlar ağlıyor, sızlıyor, dövünüyor. Sen yine acıkıyorsun...
Yeniden kapatılmış gibi saldırıyorsun sağa sola. Savurduğun pençeler hiçbir işe yaramıyor. Delip geçemiyorsun sıkıştığın ıslak girdabı. İçinde büyüyen öfke sinir uçlarına ulaşıyor. Kükrüyorsun. Korkuyorsun. Yine kükrüyorsun...
Seni izleyenlerin gözlerinde, bir umudun peşindesin. Tuhaflığın, isteksizliğin, aldırmayışın hep ondan. Ya sen ormanı bulacaksın ya orman seni bulacak...
Sen bu kafese getirilip konulmadın da kafes senin etrafina inşa edildi sanki. O kadar senin. O kadar senin değil. Çıkmak istiyorsun, her gün çıkmak istiyorsun buradan. Ama uğraşacak gücün yok. Sen mi buraya aitsin yoksa kafes mi?