"Neden bu kadar öfke doluyum, nedir bu hınç içimdeki? Neyle başa çıkamıyorum? Kendim olmakla, bulunduğum noktada olmakla, hayattan bıkmışlığım belki. Anlatsam anlar mı? Belki anlar. Ama ne fark eder. Halim yok ki anlatmaya. Kimselere kendimi anlatmaya gücüm yok. Sadece geçiyor hayat. Yaşanması gerektiği gibi, olması gerektiği gibi ve benim istemediğim gibi…"
Kör gecenin ıssız kıyısında durarak ötesini görebilmeyi istercesine karanlığa baktı. İçinden sahipsiz hayatların kontrolsüzce aktığı gecede durabilmek, kayıp giden yıldızlar gibi bir anda kaybolmamak için pencerenin pervazına tutundu.
"Yüzüme kapanan kapılara alışmıştım artık. Her birinin son olmasını umarak, her seferinde kalbimin hem korku hem de umutla büzülmesine engel olamadan zorlayıp duruyordum bütün kapıları..."
Herkesin bu hikayelerden kaçtığı ve ayıp olarak algıladığı ülkemizin değişmez gerçeği. Ama bence okunmalı, bilinmeli. Şuana kadar 3 hikaye okusam da ben herkesin okuyuması gereken hikayeler olarak görüyorum. Ve tavsiye ediyorum.