Yüzyılın ortalarında İstanbul’da doğdu. İki yıl İngiliz Dili ve Edebiyatı okuduktan sonra 1974’te İstanbul Üniversitesi Felsefe-Sosyoloji bölümünü bitirdi. 1981’de Memed Fuat, Yazko Edebiyat’ta ilk şiirini yayımladı. Bu tarihten sonra Varlık, Gösteri, Yazko Edebiyat, Sombahar, Somut ve diğer dergilerde şiir ve denemeleri yayımlanmaya başladı. 1985’te ilk kitap Sulara Gömülü Çağrı, Burhan Uygur’un desenleriyle birlikte yayımlandı. 1987’de Lale Sesiydiler ve Yoktular (Broy Y.) adlı kitabı yayımlandı. 1988’de Dolunay (Remzi K.) adlı lirik basıldı. Aynı yıl Dolunay, Şahin Kaygun tarafından filme alındı. Film, teması nedeniyle pek çok ödül kazandı. 1989’da Letoon (Şiir Atı Y.), 1990’da Dans Natura (Broy Y.) ve Bakkaris yayımlandı. 1992’de Sif ve Gula, Telos Yayınlarından çıktı. Bu arada resim incelemeleri üzerine yoğunlaştı. Şu sıralar Galeri Baraz’da danışmanlık yapmaktadır. Şair, yüzyılın sonlarında şiir dilinin tek olacağına inanıyor.
Kendi ruhunun yörüngesini kim hesaplayabilir ki! Ötede sıkıcı şekilciler, beride gösterişli budalalar, ortada acımasız halk… Bütün bunlar oldukça, insan, ruhunu saf, temiz tutabilir mi? Soruyorum size, bütün bu sahtekârlık oyunu döndükçe yalanın bini bir söylenirken, tek bir insan ne yapabilir ki! Belki hiçliğe yaslanabilir, görünmez olana. Yeryüzü birtakım sahtekârlarla bölüşülmüşken insan, tek başına neyin üstesinden gelebilir! Geleni de alt ederler zaten.
"Nedir bu beni saran sonsuz kıyılar
uğuldayan ormanlar denizin durmadan yükseldiği kumsal
dalgaların bölündüğü kıyı
arayışlarla başlayan gece küskün biten sabah
nedir nedir beni saran hüzün
gökyüzünden topraktan ve sudan
hiç durmadan fışkıran akşam
bense
uzatmıştım saçlarımı
koyu bir ırmak için
bense
önümdeki yeşli başlı ağaçların eksildiği
yüzümü yıkadığım o eski sunak
önümden akıp geçen bir kara yelkenli
saçlarım ise günışığından arta kalan
bir yele gibi önüne katmışta ışığı
güpegündüz bir gülün boyatışı
bekleyebilirim sonsuza dek
bekleyebilirim yeni doğan bir sabah sevisini
kollarımdan geçen ırmak
başımı yasladığım yeşil ay
kurallarım var hiç bir doğaya uymayan
şaşırmalarımda hiç durmadan gökyüzüne bir gül boyatar.."
NOT : Karamsar şiirlerde boğulmak istiyorsanız okuyun. Duygusallığı yüksek olanlar için tehlikelidir.
#171615496
Gülseli İnal ile ilk defa tanışıyorum. Küçük İskender'in önerdiği şairler arasında yer alması dolayısıyla okumaya karar vermiştim. İlk kitabını okudum ve derin bir duygu, derin bir yürek yalnızlığı aldım karşılığında. Yalnız şöyle bir sorunumuz var, dili biraz değişik. Nasıl değişik? Mükemmel bir özgünlük kokuyor satırlarında, gözlerinize. Bazı noktaları anlamak yerine şiirin senfonisine kaptırabilirsiniz kendinizi.
" Az önce maviyi soyundu mavi olarak verilmeyen
nehrin uğuldayarak kaybolduğu karanlıklarda
ellerimde
belirmekte
beden bir kabuk kalıntısı"
" Yabancı tanrı ellerini verdi bana dönencenin Çizgi ağırlığından
anlaşılmaz olan geçip gitti."
Ayrıca harika bir akademik kariyere sahip bir şair olması ne denli yetenekli bir kalem olduğunu gösteriyor. Yalnız bahsettiğim gibi bazı b/ölümleri yakalamak için lütfen sabırla okuyun!
" Gecenin kokusunda sen varsın sevgili
yıldızların mayasında "
Ve son olarak lütfen gece okuyun...
2022/104. Kitap: Dans Natura.
Gülseli İnal'dan okuduğum ilk kitap.
Dans Natura; 80 sayfadan oluşan zor bir şiir kitabı.
Dans Natura'da Gülseli İnal; dağ, gece, haz, ışık ve zaman gibi konularda son derece zor şiirler kaleme almış.
Kitapta; Lyra, Hektor, Nu, İris, Samuel, Omega, Heron, Herkül, Karya, Kildare, Tir, Orion, İskenderiye,
Karmakarışık çizgilerin ucu şiirlere değmiş de şiirleri birbirine karıştırıp kocaman bir boşluk oluşturmuş sanki.Okuyunca bir boşluk hissettim.Nereden geldiğini ve neden içimi kapladığını bilmediğim bir boşluk.Çizimleri ve şiirleriyle karmakarışık bir güzellik.