19.yy’da geçen “İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti” içerik olarak eski İstanbul hayatı, ermeni yaşam tarzı vs gibi bir beklentiniz varsa ,ki benim öyleydi.. maalesef sanırım biraz hayal kırıklığına uğradım. Haddim olmayarak kitabı şöyle özetleyebilirim;34 mahallede yaşayan Erkeniler = rakı içiyor, kadınlar dedikoduyu seviyor, kimse kiliseye gitmiyor ve okula/eğitime önem vermiyor. Bence biraz baştan sona bir negatiflik var içerikte, kimisi mizah demiş kimisi üslubu bu demiş, ben çok aradığımı bulamadım. Dili güzel, okuması kolay ve akıcı ama her mahallede örnekler tekrara düşüyor biraz sıkıcı geldi..
Kitabın adı "İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti" yerine, "İstanbul Kiliselerinde Bir Gezinti" ya da "İstanbul'un Ermeni Okullarında Bir Gezinti" olsaydı daha isabetli olurdu.
1800'lü yılların ikinci yarısında, İstanbul'un bazı mahallelerindeki gözlemlerini aktaran Ermeni yazar Hagop Baronyan, daha çok kilise ve okullar konusunun üzerinde eleştiri ağırlıklı durmuş. Kitaba başlarken gerçekten İstanbul mahallelerinde bir gezintiye çıkacağımı ummuştum. Otuz dört mahalle hakkında bilgi veren yazar, örneğin, Ortaköy'ün havası şöyle, Beyoğlu'nun insanları böyle, Balat'ın kadınları sade gibi; sanki çok uzak ve farklı diyarlardan bahsediyormuş gibi gözlemlemiş. Şu an kitabın üçte ikisini bitirdim ve bu incelemeyi yazdım. Kitap 136 sayfa, bitmesini iple çekiyorum. Bir güzel tarafı, yazarın mizahi ve akıcı dili.
Okumak isteyen arkadaşlara tavsiyem, size pek bir şey katacağını düşünmüyorum. Vaktiniz çoksa çerezlik, öylesine okuyabilirsiniz.
Olmaz Efendim olmaz uyuyarak geçmez ensenin köküne biraz Hardal sürelim şu hardalı getirin !
-"İstemem güzel kardeşim . "
Sen anlamazsın şu hardalı getirin!
Uyku, göz kapaklarını gitgide ağırlaştırır. Oysa kalabalık bir ortamdayken gelen uyku, terbiyesizin önde gidenidir def etmek lazımdır tabiatımız uyu der adabı muaşeret ise uyuma! diye haykırır.
Sıkıysa biraz uyumayı dene...